Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
AhmetYoldas
AhmetYoldas

Muhbir

Yorum

Muhbir

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

273

Okunma

Muhbir

İzmir’in müstesna semtlerinden, bahçeli evlerin, pembe panjurlu evlerin olduğu bir yer. Güzelyalı adıyla maruf olan Konak ilçesine bağlı bu yer 1953 yılında feci bir kaç olay silsilesinin meydana geldiği o musdarip yer.

Eşrefpaşa semtinde kabadayılar meşhurdur, kabadayılık mefhumunu hafsası alan insanlar hemen ilk önce Eşrefpaşa dayılarını düşünür. Mesut ve İbrahim adında iki kabadayı bu tarihlerde Eşrefpaşa çöplüğünü yöneten iki ağır abi.

Mesut sabahın köründe uyanıp yatağında doğruldu, tekrar uykuya dalmak isteğini bastırdı ve kalktı. Sabah rutinlerinden sonra jilet gibi ütülü takım elbisesini giyindi, değeri milyonlarca lira eden tespihini alıp yumurta topuk ayakkabısının tabanına basarak sokağa attı kendini. O sabah mühim bir işi vardı. Kahve de mahalle eşrafından bir kişiyi bıçaklamışlar bu beis Mesut üzerinde öfkeli bir tesir yaratmıştı. Mesut, İbrahimi tanırdı. Çocukluk arkadaşlarıydı ikiside, bu olayın İbrahim’in adamlarından zühur ettiğini duyunca bir intikam alma gailesine girişti Mesut. Girişti ya bu iş için çok kafa yormadı, Kahvaden en iri adamları alıp ellerine bir çakı verecekti. İbrahim bunu haber almıştı, bir muhbir gelip kahvede konuşulan her şeyi kulağına fısıldamıştı. İbrahim hazırlıklıydı, kaç kişi gelirlerse gelsinler gelen herkesi püskürtmeye kararlıydı.

Saat öğleye doğru geldiğin de kahve de çıt çıkmadan herkes Mesut’un nefes alışverişini dinlemekteydi ki Mesut bir de ayağa kalkarak ;
- Hadi cengaverler vakit tamam görevi ifa etmek için yola koyulun. Narası duyuldu.
Kahve de bir hareketlenme oldu. On kişi sıyrıldı içlerinden dışarıya çıktı ve yola koyuldu. On beş dakikalık mesafe katedip İbrahim’in hasıl olduğu Güzelpınar kahvesine geldiler. Kahveye girer girmez arbede başladı.

Yazıyor yazıyor... Tan gazetesi yazıyor. O gün gazetelerin manşetleri bu olayla doluydu. ’’Kahvehane baskını acı sonla bitti.’’
O talihsiz gün on sekiz kişi ölmüş iki kişi ağır yaralanmıştı. İktidar kavgası değildi bu ama gizli örnek olarak en kabadayı kim sorusunun cevabı aranmaktaydı. Olaydan sonra İbrahim ve Mesut Eşrefpaşa karakolunda nezarethaneye atıldılar. Ayrı odalarda Mesut oturmuş bekliyor. İbrahim volta atıyordu.

Polis amiri Fikret önce Mesut’u çıkardı ve odasına kabul etti. Mesut’a o güne kadar duymadığı bir teklif gelmişti. Mahalleyi terk etmesi isteniyordu. Mesut şiddetli itiraz etse de, gitmediği takdirde kendisini ömür boyu hapise attıracak ipucuna sahip olduklarını ve gizli tanık beyanlarının olduğunu söyledi. Mesut sinirinden kızardı bozardı. En sonunda kabul etti. Mesut Eşrefpaşa’dan taşınıyordu. Fikret kendisine Güzelyalı da bir ev kiralamasını kendi gözetiminde bulunmasını emretti.

Mesut eşyalarını toplayıp Güzelyalı semtine göçtü, Kahvesi o gittikten sonra kapandı ve kahve eşrafı da Güzelyalı’ya göçtü hatta muhbir bile gitti. Güzelyalı da kahve eşrafıyla güzel vakit geçiren burada ki ticarethanelerden haraç keserek hayatını mesutça yaşayan Mesut, bir gün içlerinde bir muhbir olduğu haberini aldı. Kendisine tabii olan herkesi tanıyordu. Bunu kim yapabilirdi?

Günlerce düşündü, gece uyuyamadı, Sabah neşesi yoktu. Bir gün, en güvendiği adamını yanına çağırarak, İbrahim’i pusuya düşürüp vuracağım bunu herkese söyleme, söylersen de söylediğin adamların ismini ver dedi. Emredersin diyerek yerine geçti Murat.

İbrahim’in kahvesine giren muhbir selam vererek İbrahimin yamacına ilişti. Kulağına eğilip fısır fısır birşeyler anlattı. İbrahim öfkelendi lakin bu söylenen şeye karşı bir defans yapması gerektiğini de idrak etmekteydi. Muhbir gidince bu meseleyi uzun uzadıya düşünecekti. Muhbir kapıdan çıkmadan önce İbrahim seslendi ;
- Murat saol kardeşim, Ben senin arpanı arttıracağım.

Murat Güzelyalı’ya geldiğinde kahvede Mesut yoktu. Mesut sahilde yürüyüş yapmakta ve muhbirin kim olduğunu düşünmekteydi. İbrahim Murat’ı takip ederek Güzelyalıya gelmiş ve Mesut’u sahilde yürürken görmüştü. İbrahim, pusu kurup Mesut’un arkasından boğazına bıçakla yapıştı. Mesut, bir puşt gibi biçare gibi arkadan mı vuruyorsun düşmanını sesi tüm Güzelyalı’da duyuldu. İbrahim o lahza sesinin kıstı Mesutun. Cansız bedeniyle kafası paralel şekilde yere düştükten hemen sonra İbrahim olanca hızıyl kaçmaya başladı, hiç durmadan Eşrefpaşaya kadar koştu.

Mesutun ölüm haberi olayları karmaşık hale getirecekti...

Devamı gelecek

Ahmet YOLDAŞ
İzmir 07/03/2025

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Muhbir Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Muhbir yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Muhbir yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Oktay Güvener
Oktay Güvener, @oktayguvener
7.3.2025 09:20:17
Yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun üstadım. Selametle kalın.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL