0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
411
Okunma

"Asalet bir altın idi pul oldu. Türlü türlü bedenlere bir çul oldu. İnsanın yolu keseden geçeli kimi pula, kimi kula, kul oldu..."
1.Asaletin Anlamı ve Kayboluşu
Asalet… Bir zamanlar ahlaktan, dürüstlükten, erdemden ve adaletten beslenen bir kavramdı. Asil insan, sadece soylu kan taşıyan değil, yüreği temiz, özü sözü bir, hak ve hakikatten ayrılmayan kişiydi. Ancak zaman değişti. Asaletin ölçütleri, ahlak ve erdemden uzaklaşıp paraya, güce ve gösterişe dayalı hale geldi. Bir altın gibi değerli olan asalet, ne yazık ki pul misali sıradanlaştı, değersizleşti.
Günümüzde asaleti temsil eden değerler artık para, makam, şöhret ve güç ile eş tutuluyor. İnsanlar karaktere değil, servete bakarak hürmet gösteriyor. Oysaki gerçek asalet, ne bir unvanda ne de banka hesaplarında saklıdır. Gerçek asalet, insanın vicdanında, merhametinde ve dürüstlüğündedir. Ne oldu da bu hakikat unutuldu?
2. Paranın ve Gücün Asaleti Bastırması
"Bir altın idi, pul oldu" sözü, yalnızca asaleti değil, insanın değerler karşısındaki çöküşünü de anlatıyor. Bir zamanlar altın gibi kıymetli olan şeyler, şimdi metal yığını gibi önemsizleşti. Bunun başlıca sebeplerinden biri, paranın insan hayatındaki konumunun değişmesidir.
Eskiden insanlar şereflerini, haysiyetlerini her şeyin üstünde tutardı. Ancak günümüzde, ne yazık ki, "paran kadar konuş" anlayışı yaygın hale geldi. Parası olanın sözü geçerli, makamı olanın fikri değerli sayılıyor. İnsanların, şan ve şöhret peşinde kendilerini kaybedişi, asaleti de beraberinde çöküşe sürükledi.
Peki, para gerçekten asaleti satın alabilir mi? Parayla gösteriş yapılabilir, lüks arabalar alınabilir, en pahalı kıyafetler giyilebilir. Ancak parayla samimiyet, dürüstlük, vicdan ve merhamet satın alınamaz. Bunlar insanın özünden gelir. Fakat ne yazık ki günümüz insanı, altını pul yapıp, pula altın muamelesi yapmayı tercih etti.
3. Değerlerin Bedene Çul Olması
"Türlü türlü bedenlere çul oldu" ifadesi, asaleti temsil eden değerlerin sahte kılıklara bürünmesini anlatıyor. Asalet, ne giydiğin kıyafette ne de oturduğun makamda saklıdır. Asalet, insanın ruhunda ve ahlakında gizlidir. Ancak günümüz dünyasında, bu değerler artık sadece bir gösteriş unsuru haline geldi.
Eskiden insanlar sözlerinin eri olur, verdikleri sözü canları pahasına tutardı. Şimdi ise yalan söylemek, aldatmak, sahtekârlık yapmak normalleşti. Eskiden mertlik ve vefa gibi kavramlar toplumun temel taşlarıydı; şimdi ise menfaat ve çıkarcılık revaçta. İnsanların yüzlerinde sahte bir tebessüm, dillerinde içi boş sözler var.
Bedenlere çul olan bu değerler, artık bir rol yapma aracına dönüştü. İnsanlar içten içe ne kadar çürümüş olursa olsun, dışarıdan asil ve erdemli görünmek için türlü maskeler takıyor. Ancak bir insanın kıyafetleri ne kadar şık olursa olsun, karakteri çirkinse, asaleti sadece bir yanılsamadan ibarettir.
4. İmanın Yolunun Keseden Geçmesi
"İmanın yolu keseden geçeli…" İşte bu söz, belki de günümüz toplumunun en büyük sorunlarından birini özetliyor. Maneviyat ve din, eskiden insanı kötülüklerden uzaklaştıran, erdemli bir birey haline getiren en büyük güçtü. Fakat bugün, ne yazık ki, inanç bile maddiyatın gölgesinde ezildi.
Dini duygular bile çıkar için kullanılmaya başlandı. İbadet, içten gelen bir teslimiyet olmaktan çıkıp, toplum içinde bir statü göstergesi haline geldi. Kiminin inancı, kesesiyle ölçülür oldu. Gücü elinde tutanlar, dini kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak insanları yönlendirmeye başladı.
Oysa gerçek iman, parayla satın alınmaz. Gerçek iman, Allah’a karşı olan samimiyetle, kul hakkına duyulan saygıyla, doğruluk ve adaletle ölçülür. Ancak günümüzde, din bile bir pazarlama aracına dönüştü. İnsanların imanını ölçmek için banka hesaplarına, makamlarına ve siyasi bağlantılarına bakar hale geldik. Bu da insanın manevi çöküşünün en büyük işaretlerinden biridir.
5. Kimi Pula, Kimi Kula, Kul Olması
Son olarak, insanın köleleşmesini anlatan bu sözler üzerinde düşünmek gerekir. İnsan ya pula kul olacak, yani paranın ve maddiyatın esiri olacak… Ya da kula kul olacak, yani güçlülerin, zenginlerin, makam sahiplerinin önünde eğilecektir.
Bugün dünyada paranın ve gücün esiri olmuş milyonlarca insan var. Kimileri servet uğruna kendi benliğini satıyor, kimileri ise güçlülerin önünde eğilerek kendini kaybediyor. Özgürlük, sadece zincirlerden kurtulmak değil, aynı zamanda zihinsel ve ahlaki bağımsızlığa sahip olmaktır. Ancak günümüzde insanlar, hür olduklarını sanarak aslında maddiyatın ve makam sahiplerinin kölesi haline geldiler.
Kimileri pula kul oldu, yani para için onurunu sattı. Kimileri kula kul oldu, yani güçlülerin önünde eğildi. Ve böylece gerçek asalet unutuldu.
6.Asaleti Yeniden İnşa Etmek
Peki, çözüm nedir? Asaleti yeniden nasıl inşa edebiliriz? Bunun tek bir yolu var: Değerlerimize sahip çıkmak. Asaleti maddiyatta değil, ahlakta aramak. İmanı gösteriş için değil, hakiki bir teslimiyet için yaşamak. İnsanlara paralarına, makamlarına göre değil, karakterlerine göre değer vermek.
Unutulmamalıdır ki, bir toplumun gerçek asaleti, o toplumdaki bireylerin dürüstlüğü, vicdanı ve erdemiyle ölçülür. Eğer bizler asaleti yeniden yükseltmek istiyorsak, önce kendi iç dünyamızda başlamalıyız.
Öyleyse şu soruyu kendimize soralım: Biz gerçekten asil miyiz? Yoksa asaleti pula çevirenlerden mi olduk?
Erol Kekeç/01.03.2025/Sancaktepe/İST