Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
yitiksevdalar
yitiksevdalar

AYVALIKTA MAHZUN BİR MEZAR

Yorum

AYVALIKTA MAHZUN BİR MEZAR

( 3 kişi )

6

Yorum

10

Beğeni

5,0

Puan

365

Okunma

Okuduğunuz yazı 19.2.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
AYVALIKTA MAHZUN BİR MEZAR

AYVALIKTA MAHZUN BİR MEZAR

Geçen hafta bir iş ziyareti için Ayvalık’taydım. Yaz kalabalığından ve keşmekeşinden eser yoktu. Ayvalık denince akla deniz, kum güneş gelse de, beni cezbeden tarafı daha çok tarihi dokusu. Belki de o yüzden işten arta kalan zamanlarımda mümkün olduğunca dolaşarak, sokaklarından tarihi koklamaya gayret ettim.

Yol kenarında olduğu için ilk gün dikkatimi çekmişti Hamidiye Camii. Bugün, yarın derken ancak dün ziyaret etme fırsatı bulabildim.

Caminin bahçesindeki anıt, bahçeye girerken gözüme çarpmıştı, ezana az kaldığı için yakınına gitmedim, caminin kitabesi olabileceğini düşünerek minareden sızan kutlu çağrıya icabet ederek içeri girdim. Ancak aklım bakımsız yeşillikler içinde kaybolmuş o anıtta kalmıştı. Namazdan sonra vakit kaybetmeden yanına gidince anladım yanıldığımı. Kitabe değil, bir anıttı ve boğularak şehit olan Avcı Taburu teğmenlerinden Yanyalı Rendazâde Abdurrahman Fikret Efendi’nin aziz hatırasını yaşatmak için Ayvalık ahalisi tarafından 1909’un 29 Haziran’ın da dikilmişti.

Rendazâde tabiri dikkatimi çekti evvela. Zira memleketim Çankırı’da pek çok sokağa ve caddeye ismini veren Osmanlı İmparatorluğunun son, Cumhutiyetimizin ise ilk yıllarında bürokrasinin ve siyasetin önemli kademelerinde görev yapan, nihayet Çankırı’mızın ilk vekili Mustafa Abdülhalik Renda idi. Üstelik o da Yanyalı idi. Mutlaka bu aileden olmalıydı. Beni heyecanlandıran şey ise seneler önce tarihçi Cemal Kutay’ın Örtülü Tarihimiz kitabında okuduklarımdı.

Zira orada Mustafa Abdülhalik Renda’nın şu ifadeleri vardı; “Ben kendi ailem üzerinde yaptığım araştırmalar sonunda, dedemin dedesinin Çankırı’nın Kurşunlu nahiyesinden gitmiş Rendecioğullarından Sipahi Kurt İsmail Beşe olduğunu, askerliğini Budin’de yaptığını, yararlılık gösterdiğini, eshab-ı tımar olarak Yanya’da soyu sopu ile iskân edildiğini, Rendecioğlu soyadının önce Rendacıoğlu, daha sonra Rendâcıoğlu, en sonunda yine mahalli şive ile Rendâzadeliğe dönüştüğünü tespit ettim. Soyadı kanunu ile de RENDA’yı aldım, fakat birçokları beni kökenden Yanyalı bilirken, oraya nasıl gittiğimizi hiç düşünmez. Vazife gördüğüm ve bugün elimizden çıkmış olan Rumeli’nin her köşesinde aynı acı kopuş vardır.”

Yani burada yatan şehit kuvvetle muhtemel Çankırılıydı, hemşehrimdi. Anıtın üzerinde yazan ve adeta şehidin vasiyeti olan bu sözler beni derinden etkiledi.

Ey geçici ziyaretçi!

Senden isteğim ileride alçak gönülle, ihtirassız ve iyi bir insan olarak öldükten sonra Hakka kavuşacak olan ruh haletinle kabrime doğu eğil ve başımın ucunda isteksiz kaybolan ebedi yolcuğumu an. İşte o zaman boğulan ve şimdi yeşil toprağın altında yatan bir kardeşinin acı hikayesi seni üzüntüye gark eder.

Şayet bu gördüğün kara toprak ve bu sözler ruhunun derinliğinde sana rahatsızlık verir ve seni üzerse senden dileğim;

Şayet bir Fatiha okuyarak titrerse dudağın
Gözyaşları ile ıslanırsa yanakların
Mezarımdaki çiçeklerden al iltifatımı
Ve anlat kardeşlerime zaman zaman hazin hayatımı.


Ve o andan itibaren şehidimize dair bir şeyler bulabilmek umuduyla açık kaynaklarda arama yapmaya başladım. Ancak ilginç bir şekilde neredeyse hiçbir şey bulamadım. Bu durum merakımı daha da kamçıladı. Nihayet gece saat üçe yaklaşırken geçmişte yayınlanmış ancak sonra bir şekilde kapanmış blogları, portalları indexleyen bir arşiv sitesine bakmayı akıl edebildim.

Mimar ve yerel tarih araştırmacısı Hayri Kaan Köksal Bey’in kişisel bloğunda camii ve anıt hakkında şunlar yazıyordu; “Anıt 1909 yılında, Yanyalı Rendazade Abdurrahman Fikret Efendi’nin Ayvalık’taki ölümü üzerine yapılmıştır . Yapı hakkında, "Mustafa Abdülhalik Renda" hakkında yüksek lisans tezi hazırlayan ve kitap yazan sayın Gönül Türkan Demir ile yazışılmış ancak olumlu bir sonuca ulaşılmamıştır (Demir,2012;2017). Bunun üzerine "yanyafbk.blogspot.com" sitesini yöneticisi ve yazar sayın Bülent Kocamemi ile yazışılmış ve aracılığı ile sayın Volkan Vural’a ulaşılmıştır.

Sayın Vural’ın "bu kişi belki olabilir" şeklinde yanıtladığı e-posta şöyleydi:

"Sayın KÖKSAL,

Bu e-postayı size Sayın Bülent KOCAMEMİ’nin ilettiği e-postaya istinaden kaleme almaktayım. Bendeniz Yanya eşrafından Hattatzade ailesine mensup Volkan VURAL. Uzunca bir zamandır Yanyalılar ve Yanya Şecereleri hakkında çalışma yapmaktayım. Bu babda verdiğiniz kısıtlı bilgiye istinaden şecereler üzerinde yaptığım kısa incelemede mülazım (Teğmen) rütbesinde iken hayatını kaybeden Rendazade Abdurrahman Fikret Efendiye en yakın eşleşmenin kişinin yaşı ve şecere örgüsündeki kuşağı dikkate alınınca Yahya Nizameddin Bey’in oğlu Abdurrahman Efendi olma ihtimali mevcuttur. Ağabeyi Kaplan Bey’in eşi vasıtasıyla aile ile akrabalığım mevcut bulunduğundan mütevellit yaşayan torunlarına bir ilgileri olup olmadığını soracağım. Olumlu bir bilgi alabilirsem veya başka bir eşleşme tespit edebilirsem sizi de bilgilendiririm. Saygılarımla, Volkan VURAL" (e-posta: 15 Kasım 2018, 19:37).

Bu bilgiden yola çıkarak: Yanyalı Rendazade Abdurrahman Fikret Efendi, Yahya Nizameddin Bey’in oğlu olduğu, üçüncü avcı taburunda askerlik yaptığı ve 1909 yılında (H.1327, R.1325), Ayvalık’ta Bezm-i Alem vapurundan karaya çıkarken -veya gemide iken- "denize düşerek boğulduğu" söylenebilir. Cenazesi de, 1909 tarihinde Hamidiye Camii ile Sıbyan Mektebi arasındaki alana gömülmüştür.”

Düşünebiliyor musunuz henüz yakın tarih diyebileceğimiz bir zamanda, 1900’lü yılların başında vatan için fedayı can eyleyen bir şehit ve tek muradı unutulmamak. Lakin ona dair saatler süren araştırma neticesinde bulabildiklerim sadece bu satırlardan ibaret. Ne bir makale, ne bir tez, ne bir hatırat, ne bir mektup. Oysa yaşadığımız coğrafyayı vatan kılan onların temiz ve mübarek kanı değil mi?

Hangi kurumun yetkisi dahilindedir bilmiyorum. Lakin tarihi yerlere tafsilat için en azından kare kod levhalar konulmalı. Hatta şehit ismi taşıyan cadde, sokak ve okullara da bu kodlar konulmalı. Dileyen herkes kodu okutarak o şehitle ilgili detaylı verilere ulaşabilmeli. Bu vesile ile şehitlerimizin rahmet ve minnetle bir kez daha anıyorum. Aziz ve asil ruhları şad olsun.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Hamidiye Camii; sıradan bir eser değil. "Müslüman-Türk" bir şehir odağı oluşturmak düşüncesiyle imar edilmiş bir yapıdır. Sadece taş ve betondan ibaret değildir, ideolojik bir alt yapısı ve amacı vardır.

Böylesi önemli bir caminin bahçesi rezil durumdaydı. Tuvalet kısmını anlatmak için ise rezil kelimesi kifayetsiz kalır.

Dilerim ilgililer buna da bir el atarlar.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Ayvalıkta mahzun bir mezar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ayvalıkta mahzun bir mezar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AYVALIKTA MAHZUN BİR MEZAR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nejat hoca
nejat hoca, @nejathoca
21.2.2025 13:24:24

Değerli Yazar,

"AYVALIKTA MAHZUN BİR MEZAR" başlıklı yazınızı büyük bir ilgi ve hayranlıkla okudum. Unutulmaya yüz tutmuş bir kahramanın hikâyesini böylesine etkileyici bir şekilde gün yüzüne çıkardığınız için sizi yürekten tebrik ediyorum. Araştırmalarınız ve kaleme aldığınız bu değerli yazı, vefanın en güzel örneklerinden biri.

Şehidimizin aziz hatırasını yaşatmak adına gösterdiğiniz gayret ve özen, hepimize ders niteliğinde. Tarihi mirasın korunması ve kahramanlarımızın hatırasına sahip çıkılması gerektiğine dair vurgunuz çok önemli ve anlamlı. Kare kod öneriniz, tarih bilincimizi artırmak adına harika bir fikir ve umarım yetkililer bu çağrınızı dikkate alır.

Bu değerli hatırlatma ve emek dolu çalışmanız için size içtenlikle teşekkür ederim. Kaleminizin hiç susmaması ve ilhamınızın daim olması dileğiyle.

Saygılarımla,
turgaykurtulus
turgaykurtulus, @turgaykurtulus
20.2.2025 20:37:03
5 puan verdi
Bu anlamlı ve tarih kokan yazınız için tebrik ederim. Unutulmaya yüz tutmuş bir kahramanın hikâyesini gün yüzüne çıkarmanız, vefanın en güzel örneklerinden biri. "Tek muradı unutulmamak olan bir şehidin, saatler süren araştırmalar sonunda ancak birkaç satırla anılması" gerçekten düşündürücü ve yürek burkucu.

Ayrıca, tarihi mirasın korunması ve şehitlerimizin hatırasına sahip çıkılması gerektiğine dair vurgunuz da çok önemli. Kare kod öneriniz, tarih bilincimizi artırmak adına harika bir fikir. Umarım yetkililer bu çağrınızı duyar ve gerekli adımları atar.

Kaleminize sağlık, bu değerli hatırlatma için teşekkürler. Şehitlerimizin ruhu şad olsun.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
20.2.2025 19:45:07
5 puan verdi
günün çalışmasını kutluyorum
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
20.2.2025 19:30:03
Epeyce emek sarfedilerek yapılan araştırmanın okunması güzel , anlatımı düzgün bir yazı ile kaleme alınmış olması tebriklere şayan bir çalışma. Gönülden tebrik eder sağlıklı günler dilerim.
k.doğanay
k.doğanay, @k-doganay
20.2.2025 13:39:13
Bu bilgilendirici yazınız için,
Sizi kutlar selamlarımı sunarım.
Etkili Yorum
Ömer Hüdayi
Ömer Hüdayi, @omerhudayi
20.2.2025 10:38:27
Sezai Karakoç; Cami, mihrabıyla bir tapınak, minberiyle bir toplum ve devlet, kürsüsüyle bir okuldur, der. Ona bir ruh ve bilinç yükler. O canlı olduğu sürece toplum da canlıdır, der.
Zannımca biz bu ruhu ve bilinci kaybettik. O şahitlik ve şehitlik ruhunu. O takva sahibi imamlarımızda toplumun diğer kesimi gibi dünyevileşti.
Camilerin eski dert eden müdavimleri de kalmadı. Cami sosyal alanıyla bir medeniyet göstergesidir aslında. Sahip çıkmak dert etmek lazım.
Tebrik eder sıhhat ve afiyet dilerim hocam.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL