0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
244
Okunma
TATİL ARKADAŞLARIM
1972 yılından beri alıştık deniz tatiline. Ama on- on bir, ama yedi gün. Eşim bankacı olduğundan Vakıfbank’ın olanaklarından çok yararlandık. Bankanın kampı çıkmadığı yıllarda otel, pansiyon, apart otel ve benzerlerine kendi paramızla gittik. O yıllarda paranın değeri vardı.
Yaşımız ilerledi. Kursak kavurgasını istiyor ama bir gecelik otel fiyatı, bir aylık ev kirası kadar oldu. İşte tam bu durumda okuldaşım sevgili Yılmaz Gülce çıktı ortaya. Araya taraya emekli öğretmenlerin de tatil yapabileceği mütevazı oteller buluyor. Hem de ücreti, en az yedi taksite ayarlıyor.
İki yıldır Manavgat’ta gittiğimiz alkol hariç her şey dâhil bir otelde günlük adam başı altı yüz liraya kalmıştık. Ev yemekleri veren otel biraz yıpranmıştı ama denize sıfır oluşu, her saat sıcak suyu, çay kahve ve meşrubatın fiyata dâhil oluşu çadır kamplarından kat kat iyi idi.
Tatilimizi birkaç gün daha uzatmak için önceki yıllarda kaldığımız Didim’deki bir oteli aradık. Bir geceliğine Manavgat’taki otelin yedi gecelik fiyatını istediler.
Yılmaz Bey, Bolu Erkek İlk Öğretmen Okulu mezunlarını yedişer günlük gruplara ayırmış. Biz, bile isteye üçüncü grubu seçtik. Geçen yıl da öyleydi. Yılmaz, “Üçüncü gruptakiler hep genç, bizim devreden kimseyi bulamazsınız” dediyse de ben üçüncü grupta ısrarlıydım. Genç dediklerinin de hepsi nerden baksan 15-20 yıldan aşağı yok, emeklilik yaşamları.
Girişken değiliz. Tatilin son günlerinde ancak arkadaş edinebiliriz. Edindiğimiz arkadaşları da uzun süre unutmayız. Geçen yıl edindiğimiz üç arkadaş, kitaplarımın kalmadığını öğrenince onlardan paylaşacağım yazıları takip edecekleri sözünü verdiler. Nesrin Kocagöz Yıldırım, yazılarımın tümünü okuyup beğeni işareti koydu. Saadet Turan’ın bazı yorumlarını görüyor hiç işaretini görmüyordum. Dün sayfasına baktım ki tanışmamızdan sonraki yazılarımın tümünü paylaşmış. Saadet’in kız kardeşi Mürvet Ascıoğlu ise bazı yazılarıma ara sıra beğeni işareti koyuyor. Oysa “Hocam, ben de Türkçe öğretmeniyim. Sizden öğreneceğimiz çok şey var” demişti. Meğer face’de arkadaş bile değilmişiz.
Yazılarımı okuyan da sağ olsun okumayan da. Ne var ki emek verdiğimiz yazılarımızın okunmasını isteriz. Yoksa suya yazdığımızı düşünür, hayali sükûta uğrarız.
İlgi görmek güzel oluyor be!