Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete!

Kötüler, kötülükler, haksızlıklar, zulümler arttıkça insanlığın huzur bulması, güven ve barış içinde yaşaması gittikçe zorlaşmaktadır.

Doğal afetler, hastalıklar, kuraklık, olumsuz iklim koşulları, savaşlar iç daraltmaktadır.

Su savaşları dünya kurulduğundan beri gündemdeki yerini ve ağırlığını korumakta ve su rezervleri hızla azalmakta hatta tükenmektedir.

Toprak verimsizleşmiş, meyve ve sebzelerin genetiği ile oynanmıştır.

Et ve süt ürünleri damak tadı vermemekte, açlık ve kıtlık dünya genelinde büyük bir risk olarak insanlığı tehdit etmektedir.

Ne havada temiz oksijen ne suda mikroplardan arınmışlık ne de toprakta verimlilik yeterli!

İnsanlarda sahip olduklarıyla yetinme, kendine yetme ve haddini aşmamaya çalışmak çok eskilerde kaldı, maalesef!

Bencillik, kıskançlık, aşağılık duygusu insanların ruhunu, beynini yani tüm benliğini tutsak etmiş öyle ki selamlaşıp hatır sormak bile tarih olmuştur.

Güzelim dünyamızı hoyrat kullanmak, kirletmek ve yıpratmak bindiği dalı kesmektir.

Bizi barındıran, doyuran, yaşatan dünyaya zerre zarar vermeye hakkımız olmadığı gibi aksine ona yürekten teşekkür borçluyuzdur.

Fâni dünya diyorlar hâlbuki fâni olan dünya değil biz insanlar ve tüm canlılardır.

İnsanları çitin öte tarafına bir an evvel göndermek için var olan bütün nedenlere ve olumsuzluklara karşın dirençli ve iyimser olmamız elzemdir.

Canlı cansız tüm varlıklar anlaşılması güç ama o denli güçlü yaratık olan insanlar içindir.

Derdi de dermanını da veren yüce Yaradan’a şükretmeliyiz ki bizleri insan suretinde yaratmıştır.

Savaşta şehit düşenler kadar bilim uğruna bu âlemden göçüp gidenler de şehit sayılır öyle ki bunu tartışmaya açmak abesle iştigal etmektir.

Allah’ın kutsal emanetleri olan akıl, ruh ve beden sağlıklarımızı mutlak korumalıyız.

Rabbimden yâr ve yardımcımız olmasını niyaz ederek akıbetimizin güzel ve hayırlı olmasını bütün kalbimle dilerim.

11.02.2025