0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
353
Okunma
Bazen seyre daldığın ağacın yapraklarında canlanıyor geçmişin , bazen durgun denizlerde , bazen gökyüzünde.
Birde duvarlar var ki ..! Sefalet içinde hiçliğe hapsolmuş sert duvarlar .
Kırmaya yeltenmek , kırılmayı hatta paramparça olmayı göze almak demektir.
İnsanların renkleriyle beslenir , gözyaşıyla dans ederler . Kalabalık sesler içinde , ağızdan çıkan her kelimeye kurşuni bir sessizliğe hapsedip , cesaretinizi kırbaçlamaya , öldürüp köşeye atana kadar işkenceye maruz bırakmaya and içmişler.
Bir kapı görünmez, bir yol çizilmez , öylece Kabul edersiniz duvarlardan gelen kaderi.
Halbuki ağaç yapraklarının yeşiline , gökyüzü ve denizlerin maviliğine tutunarak , duvarları rengarenk boyayabilmek , imkansız gibi görünse de , elimizde.
Bizler en iyi yaratılışa sahip olan canlılar olarak , geçmişten kaçmak veyahut içine hapsolmuş vaziyette kaybolmak yerine , keşfe çıkmayı tercih etmeliyiz.
Hz İsa insanları yeniden diriltirken elbette İslam dinine hizmet etmek için böyle bir özelliğe sahipti.
Fakat daha geniş Kapsamlı düşünürsek, tekrardan dirilmek , ruhen ve bedenen imkansız değil . Örnek din üzerinden fakat ilahi gücün diriltme özelliği, peygambere verilen diriltme özelliğinden çok daha güçlü.
Niyet edip dirilme ve yeniden var olabilme gücü ise biz insanlara verilen en büyük güçtür.
Elimizde tutup sıkı sıkıya sarıldığımızda bu gücü , bizden daha aciz doğrusu yönetimimiz altında olabilecek herşeyden daha üstün tutmalıyız. Biz varız. Geçmişle bugünle ve yarınla. Muhakkak tekrardan var olacagız .Yeniden .yeni bir benlikte .
Cesaret ile . Güven ile inançla .
Yıkma kendini diril ve yık duvarlarını.
Yürü, koş . Yağmurda ıslan ve filizlenmek için bekleme .