12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1674
Okunma
Bir sevgililer gününü daha geride bıraktık.
Kapitalist sistemin bize empoze ettiği tüketim kültüründen sevgililer günü de nasibini aldı.
Kimimiz sevgilimize, kimimiz eşimize hediye alma arayışına girdik.
Hediye denince, hepimizin aklına, maddi anlamda ya bir gül, ya bir kazak yada bir takı geliyor.
Bu da, tüketim kültürünün, bize empoze ettiği kötü alışkanlığın bir sonucu olsa gerek...
Hediyesi en pahalı olan ; sevgilisini veya eşini en çok seviyor gibi bir sonuç ortaya çıkarıyor sanki...
Maddi durumu olmayan; eşine veya sevgilisine hediye alamıyor, onu sevmiyor veya az seviyor gibi bir sonuç ortaya çıkarıyor gibi yanlış bir yoruma yol açıyor haliyle...
Bu tabuları yıkmak gerekiyor.
Eşimize veya sevgilimize, bir şiir, şiir yazamıyorsak, güzel bir söz söylemek daha anlamlı bence...
Eşimiz veya sevgilimizin kişiliğine veya karakterine değer vermek ve bu belirli günlerle sınırlı tutmamak gerekir oysa...
Bir söz vardır:
“Evlilik aşkı öldürür...”
Tersinden bakacak olursak, aşk evliliği öldürür...
Bazı yorumlara göre; gerçek aşk kavuşamamaktır, acı çekmektir...
Neticede, her konuda olduğu gibi; bir hedefe varıldığında eylem biter...
Nice aşklar bilirim; evlendikten sonra aşk namına bir şey kalmamıştır...
Aşkın bana uygun en güzel tanımı; platonik olanıdır.
Bakışlara, yazılara, şiirlere ve şarkılara sığmayacak kadar büyük ve derin olanıdır aşk...
Kağnımca, bunun da en güzeli; sonunda, insanı insan sevgisinden alıp, bir üst aşaması olan, Allah sevgisine götürendir...
Yoksa durağı, insan olan aşk veya sevgi; bence yarım kalan sevgidir...