1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
310
Okunma

“Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?"
"Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?"
"(Eğer doğru söylüyorsa) ona altın bilezikler atılmalı yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?"
Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.
Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk.
Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık.” Zuhruf:51-56
Bu ayetler, Firavun ‘un kibirli ve zalim tavırlarını, kavmini nasıl manipüle ettiğini ve sonunda Allah’ın adaletiyle nasıl cezalandırıldığını anlatır. Firavun ‘un, halkını küçümseyerek onları kontrol altına alması ve halkın da bu baskıya boyun eğmesi, toplumların liderleri tarafından nasıl köleleştirilebileceğinin güçlü bir örneğini sunar. Aynı zamanda bu olay, ilahi adaletin nasıl tecelli ettiğini ve zulmün cezasız kalmayacağını gösterir.
Firavun ‘un Yönetim Taktikleri:
Kibir ve Güç Gösterisi: Firavun, sahip olduğu güç ve serveti kullanarak halkını etkilemeye çalışmıştır. "Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor" ifadesi, Firavun ‘un gücünü ve otoritesini halkına hatırlatarak onları sindirme çabasıdır. O, bu şekilde halkın gözünde yücelmeyi ve itaatlerini kazanmayı amaçlamıştır.
Rakibini Küçük Düşürme: Firavun, Hz. Musa’yı küçük düşürerek, onun halk üzerindeki etkisini azaltmaya çalışmıştır. Onu "zavallı" ve "nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan" biri olarak tanımlayarak, kendi üstünlüğünü pekiştirme çabasındadır. Bu strateji, halkın gözünde kendisini daha güçlü ve liderlik için daha uygun biri olarak göstermeye yöneliktir.
Mucize ve Harika Beklentisi: Firavun, Hz. Musa’dan olağanüstü şeyler (altın bilezikler veya meleklerin yardımı) talep ederek, onun peygamberliğini sorgulatmaya çalışmıştır. Bu tür talepler, halkı yanıltmak ve onların Hz. Musa’ya olan inancını zayıflatmak amacı taşır.
Toplumun Yoldan Çıkmışlığı:
Kavmin Boyun Eğişi: Firavun ‘un halkı, onun baskısına ve manipülasyonuna boyun eğmiş ve ona itaat etmiştir. Bu durum, onların ahlaki olarak zayıfladıklarını ve doğruluktan uzaklaştıklarını gösterir. Ayetteki "yoldan çıkmış bir toplum" ifadesi, halkın artık hakikati göremeyecek kadar yozlaşmış olduğunu ifade eder.
İlahi Adaletin Tecellisi: Halkın bu kadar zulme boyun eğmesi ve doğru yoldan sapması, Allah’ın gazabını çekmiş ve sonunda onları bir felakete sürüklemiştir. Firavun ve kavmi, zulümleri nedeniyle suda boğularak helak edilmiştir. Bu, zulmün ve haksızlığın cezasız kalmayacağının bir örneğidir.
Bu olay, sadece Firavun ve kavmi için değil, sonradan gelecek tüm inkârcılar için bir ibret vesilesi olarak sunulmuştur. Tarihte yaşanan bu tür olaylar, zulmün ve haksızlığın sonucunun ne olacağını göstermek amacıyla anlatılır. Bu olay, gelecekteki toplumlar için bir uyarı niteliği taşır; eğer hakikat yolundan sapılırsa ve zulüm egemen olursa, sonunda ilahi adalet mutlaka tecelli edecektir.
Bu ayetler, sadece tarihi bir olayın anlatımı değil, aynı zamanda her dönemdeki Firavunlar ve onların takipçileri için bir uyarı niteliğindedir. Gücü ve otoriteyi zulümle elinde tutmaya çalışan her yönetici, sonunda ilahi adaletle karşılaşacak ve toplumlar, doğru yoldan saptıklarında büyük felaketlerle yüzleşecektir. Bu nedenle, bu tür olaylar, toplumlar ve yöneticiler için ders alınması gereken önemli ibretlerdir.
“Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.” Zuhruf:54
Bu ayet, Firavun ‘un kavmini küçük düşürerek onları ezdiği, buna rağmen kavminin ona itaat ettiği gerçeğini ifade eder. Bu durum, toplumların nasıl köleleştirildiğini, özgür iradelerinin nasıl baskı altına alındığını ve yöneticiler tarafından nasıl manipüle edildiklerini gözler önüne serer. Aynı zamanda, yoldan çıkmış bir toplumun, doğruyu yanlıştan ayırt edemeyecek bir hale gelmiş olması, onları zalim bir liderin kontrolüne kolayca girebilecek bir duruma getirmiştir.
Firavun ‘un Karakteri ve Yöntemleri, gücünü ve otoritesini sürdürmek için her türlü baskı ve manipülasyonu kullanmaya dayalıdır. Firavun, kendisini tanrı ilan ederek halkını bu düşünceye inandırmaya çalışmış, onları hem zihinsel hem de fiziksel olarak köleleştirmiştir. Halkını küçük düşürmek, onların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olmuş, bu da Firavun’a karşı çıkma cesaretini kırmıştır. Firavun ‘un bu yöntemi, gücün ve baskının toplumları kontrol etmek için nasıl kullanılabileceğini gösterir.
Günümüz Firavunları ve Modern Yönetim Taktikleri Modern çağda da "Firavun" benzeri liderler, benzer yöntemlerle toplumları kontrol etmeye çalışmaktadır. Bu liderler, toplumu bölmek, zayıflatmak, manipüle etmek için çeşitli taktikler kullanır. Medya kontrolü, dezenformasyon, ekonomik baskı, korku politikaları ve toplumun moral değerlerini zayıflatma gibi yöntemler, modern zamanlarda da sıklıkla kullanılan araçlardır. Günümüzde de zalim liderler halklarını küçük düşürüp, onları baskı altında tutarak kendi otoritelerini sürdürmektedir.
Toplumların Bu Yöntemlere Karşı Direnç Geliştirmesi Toplumların bu tür baskılara karşı direnç geliştirebilmesi için öncelikle bilinçlenmeleri gerekmektedir. Bilinçli bir toplum, manipülasyonlara karşı daha dirençli olur. Eğitim, eleştirel düşünce, adalet ve özgürlük gibi değerler, bu tür baskı rejimlerine karşı durabilmek için hayati öneme sahiptir. Ayrıca, toplumsal dayanışma, birlik ve beraberlik duygusu, bireylerin baskıya karşı koymalarını kolaylaştırır.
Kavmin Durumu ve Toplumların Yoldan Çıkması Ayetin de belirttiği gibi, Firavun ‘un kavmi, yoldan çıkmış bir toplumdu. Yani, ahlaki ve manevi değerlerini kaybetmiş, adaletten uzaklaşmış, kendi çıkarlarını hakikatin önüne koymuş bir topluluk haline gelmişlerdi. Günümüzde de benzer şekilde yoldan çıkmış toplumlar, adaletsizliği ve haksızlığı normalleştirerek zalim liderlerin kontrolüne girebilmektedir. Böyle toplumlar, zulmü ve baskıyı kanıksar, sorgulamadan kabullenir hale gelir. Bu da zalimlerin güçlerini artırmalarına olanak tanır.
Farkındalık ve Uyanış Bu bağlamda, ayet bizlere güçlü bir uyarı niteliğindedir. Firavunlar ve onların günümüzdeki benzerleri, toplumları köleleştirmek için baskı, manipülasyon ve aldatmaca gibi yöntemleri kullanmaktadır. Toplumların bu oyunlara gelmemesi, bilinçli ve adil bireylerden oluşan güçlü bir topluluk haline gelmeleri gerekmektedir. Bu süreçte, adalet, hakikat ve manevi değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmak, toplumların köleleştirilmesinin önündeki en büyük engel olacaktır. Toplumlar bu gerçekleri fark ettiklerinde, zalimlere karşı direnç gösterebilir ve özgürlüklerini geri kazanabilirler.
Bu yazı, Firavun ’un yöntemi ve günümüzde benzer karakterdeki liderlerin uygulamaları üzerinden, toplumların nasıl köleleştirildiğini ve bu baskılara karşı nasıl direnç gösterilebileceğini irdelemektedir. Bu çerçevede, toplumsal uyanış ve bilinçlenmenin önemi vurgulanmakta, adalet ve manevi değerlere bağlı kalmanın toplumları baskı rejimlerinden koruyabileceği ifade edilmektedir.
Bahadır Hataylı/01.09.2024/05.00/Sancaktepe/İST