Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Şadiye gürbüz(zaralıcan

Gümüş kolye ( DR. Asuman

Yorum

Gümüş kolye ( DR. Asuman

3

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

566

Okunma

Okuduğunuz yazı 20.7.2024 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Gümüş kolye ( DR. Asuman




Yakın akrabam olan Şinasi amca ile dün sabah yaptığım bir telefon görüşmesi sonrası. Kısa süreliğine olsa da bana ihtiyacı olan hastalarımı bensiz bırakmam gerekti. Ve buraya gelme sebebim ise babadan kalan üç beş tarla idi.
Evden çıktığım saat göre yolum üzeri çok kasaba köyü geride bırakmıştım. Ve yaz sıcağı teneke kutusu aracımı da daha beter ısıtmıştı.
Şöyle ağaçlık bir yer bulsam duracağım da.
Lanet olsun; Her yer kayalık taşlık ve bir ateş topunu andıran güneş sanki tepeme dikilmişti.
Biraz daha yolum daha vardı .ve birden direksiyonu sağ kırıp araçtan indim. Çünkü yol kenarında gürül gürül akan çeşmeyi görünce içim serinlemişti…

Gökyüzü ise mavi kalem çekmiş gözlerine bir de ılık ılık esen bir rüzgâr fena yokluyordu yüzümü ve bodur ağaçların dallarına konan kuş seslerine ve suyun akarlığına hayran kalmış, avucuma dökülen su ile yarısı dudaklarım diğer yarı toprakla buluşturuyordum.
bütün ruhum yer gök arası geziniyor ve suyun içine yansıyan yüzümü görünce; evet, çakı gibi doktor olmam ailemin tercihi idi; ben aşk kadınıyım daha çok ama pratikte hiç aşk yaşamışlığım olmamasının da çok açıklayıcı bir cevabım yoktu..
susmak serimde bir efkar dağıtıyordu. Dakikalarca su ile dudak dudağa öpüşüp bakıştıktan sonra yolcu yolunda gerek kendime talimatı verdim… Çok beğendiğim bir yeri tekrar görebilme ihtimaline karşı az da çevreyi incelemeye koyuldum. Bir iki adım tekrarından sonra yolun ortasın düşmüş gümüş bir kolye buldum.
Onu yerden alıp almamak arası bir süre gelip gittim. Acaba? Nasıl yol ortasına düştü; bu güzelim gümüş kolye dedim.
Araçların sürekli yolun ortasına topuk vurduğunu çok yakın izliyorum. Bir ihtimal bu kolyeyi sakar bir kadının boynundan buraya düşebileceği idi; avucumun içerisinde kime ait olduğun bilmediğim bir gümüş kolye duruyordu.

Bundan birkaç yıl önce yüksek lisans için İtalya’daydım Ve gitmişken oranın sokak lezzetlerinin neler olduğuna bakayım demiştim. Başta spagetti olmak üzere pizza, lazanya, bruschetta gibi lezzetlerinin dışında ekmek arası dondurması güzeldi.
Tarihi taşlı sokakları o kadar bilindik geliyor ki! İnsana" bizim oralar yani ".
Mesela dilencisi bol, en hoşuma giden kısmı ise gelecekten haber verdiklerine çok inanmış falcıları idi…
Tıpkı bu gümüş kolyede olduğu gibi benim yaşantımın bir parçası olan o adam ile yolun ortasında burun buruna gelmiştik…
Falcı kızın giyindiği kıyafetlerin renk uyumsuzluğu baştan bana itici gelmişti. Ve bütün bedenin bedenime yaslanmış gibi bir de ağırdı ki sesim soluğum kesilmişti oracık da.
İşte burada bir kez daha aynı dili konuşmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış Benim falcı kızı kendimden uzaklaştırma çabamı gören bir başka genç adam fark etmiş olmalı ki yerinden bir ok gibi fırlamış ve falcı kızın ellerinin arasından benim bileklerimi kurtarıp ona gitmemi hatırlattı.
Eğitimim sürecinde İngilizcem iyiydi. Beni falcının elinden azat eden genç adama çok çok teşekkür edip bir an önce kaldığım otele gelmiştim.


Çok şeyleri öğrenme hırsıma bir ay yetmiyor ve Türkiye’ye dönememe son bir hafta kalmıştı.
burada bir çılgınlık yapma isteğim var lakin kiminle yapabilirim fikrini beynimde yürütemiyordum.
bir ana o beni falcı kızın elinde kurtaran adamın olabileceği sahnesi gözümün önünden canlandı .neden olmasın yahu!..
Tekrar aynı sokak da görünme vaktim deyip, benle yüksek lisansa gelen arkadaşlarıma bir bahane uydurup , ayrıldım.
Yine taşlı sokaklar beni bizim büyük ada faytonunun peşinden sürükleyen atlardan biri yapmıştı. Sokak lezzetlerinden birin yeyip, diğerini yemek için adeta it gibi boğuşuyordum ki…
Aradığım genç adam karşı bir restoranda arkadaşları ile keyifli keyli bir şekilde muhabbet ediyordu. Onu görmem iyi hoş da nasıl gidip ona seni arıyorum dememin bir yolu olmalıydı.
Rahat; ben bir saat diyeyim; siz ona iki saat deyin, karşı işletmenin duvarına yaslanıp onu izledim. Her memlekette olduğu gibi kalabalık sokak bazen yürüyenlerin birbirine karşı sabrı taşıyordu. Çevrede bulunan herkes kavganın olduğu yere gözlerini sabitlemiş izliyordu. Kavganın benim işime yarayacağını bilmeden bir an önce oradan ayrılıp, arkadaşlarımın olduğu otele gitme düşüncesi ile yaslandığım işletmenin duvarından kendimi az beriye çekip , kavgayı ve sesleri gittikçe geride bırakıyordum.

Kaldığımız otele gittikçe yakınlaşmıştım. Fakat bir araç direksiyonu tam önüme kırdı. Bizim memlekette gelin arabalarının geçişlerinde onlardan biraz bahşiş almaya direnen çocuklar aklıma geldi. Demek ki! Bahşiş koparmak için, burada aynen araçlar yol kesiyorlardı...
Aracın içinde kimler var çok seçemedim. Hırsızda olabilirlerdi. İnşallah gelen mala gelmiş cana gelmemiştir diye sürekli bildiğim duaları mırıldanıyorum. Bir kaç saniye korku halimden uzaklaşamadım. Ama aracın kapısı açılınca beklediğimin beni almaya geldiğini görünce az çeki düzen verdim üstü başıma .
Bana bakışları ile gel işaret edip aracın kapısını kapattı. Hayallerinin peşinde gitmek bu olsa gerekti. Bütün gece o genç adamla sevgimizi, yani gücümüzü dişe diş birbirimize teslim ettik.

Bir seferlik ilişkiden; yıllar sonra oğlum Emir Can’ın doğduğunu ona söylemem gerekiyordu ama . Ve onun varlığına kendimi alıştırmam yıllar aldı. Her neyse sanırım bu yolculuk da yalnız değildim. Dikiz aynasında yerini alan bir gümüş kolyem vardı…


Ana Karakterler:
D.r Asuman ...



Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gümüş kolye ( dr. asuman Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gümüş kolye ( dr. asuman yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gümüş kolye ( DR. Asuman yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Müjgan Akyüz
Müjgan Akyüz, @mujganakyuz
22.7.2024 12:24:58
İlgi çekici, güzel bir yazıydı, tebriklerimle
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
21.7.2024 15:50:50
Çok beğendim başarılı çalışmalarınızı devamını dilerim
Ahmet ÖRNEK
Ahmet ÖRNEK, @ahmet-ornek2
21.7.2024 03:36:53
her yazı ayrı bir yaşanmışlık kokusu
var olsun kalemin bacım
daim saygımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL