Perde deyince
O perdeler, belki bir senaryonun
Romanın
Önsözü de olabilirdi
Son sözü de
Belli mi,


Sanki aklımda,
İç seslerimden
Bir sürü
Sefer, hâlinde
Akın ediyorlardı
Kesit kesit, fragmanlar
Spotlar, Sitkomlar
Arkası yarınlar
Kabereler

…

Sefer ışıkçı, kameraman
Hele akşam pasajı, hanını,
Atölyesini
Kahvesini de dolanınca
Bugün,
Projektöre de ihtiyacı yoktu
Bir kere canım
Sen torbana bak önce
Bak görüyon mu
Bir de fuji almış
Tabi dört köşe
Otur yan koltukta, rollerde
Rahat , rahat …

Biz, senin gibi
Çifttelli miyiz yıllardır
Yeşillik, bezelye
Sıralıyoruz, ayıklıyoruz
Figüranlık öğreniyoruz
Anca
Ara ara, yenice şurda

…

Yeşildam atölyesi deyince
Ne üstadlara denk gelmişti
Bir yad istedi
Zeytin gözlü, akıl işi, bu işler…
Diyen, emektar
Zeybek Öğretmenim
Çınarım
Senaristim vardı
Zeytinleri de pek kıymetli
Ellerinden öpüyorum
Pardon o, eski atölye de miydi
Hâlâ birşeyler, yorar, eker durur
Maşa’allah

Bir de, Hayriye Sultan vardı
Gelip geçmez oldu bu aralar
Eski topraklardan
Hasta mi nedir
Hoş, benim kıytırık
Dekoru da beğenmezdi ya
Buzları, nodülleri erimemiş galiba
İlk günlerde, bir başı dönüverdi
Bizim avluda, gülmekten çatladıydık
İnsan bir doğrudan
Deyiverirdi, olani biteni
Geveleyeceğine
En baştan, yani demi
O kadar yokladık ağzını
İnsan gibim merakla

….

Bir de baş cengaverim
Komutanım vardı
Seslendirme bir güzell,
Hayran olursun paşam
Çırak yüreklim, gönlü geniş
Eli, duası bol
Seni askere alalım
Dediydi, bir ara
Misafir edelim, bizim karavanda
Meşe gözlü, cambazım
Pek yoğun, pehlivanım
Çapkın mı çapkın

…

Bir de jön bir delikanlı dolanır
Hep oturur bir masada
Takmış kafayı filmlere, dosyalara
Travmatik aksiyonlu senaryolara
Bak dedim
Seni de vurmasınlar
Dedim, o filmin yönetmeni
Gibim sonra dedim
Kurtardı mı nedir
Habire kostüm değiştirip
Dublörlük, resijörlük,
Asistanlık yapar durur

Hey gidi , hey…