BİR HİKAYE

Rahmetli Babamın zengin bir işadamı arkadaşı vardı.

İlin sayılı zenginlerindendi. vergi rekortmenliģinde de ilk beşin içindeydi.

Bir gün bu iş adamının köydeki gun gòrmüş babası oğlunu ziyarete gelir .

Oğlu Kerestecilik yapmaktadır.

Oğlunun çalışma düzenine bakar morali bozulur ve Babama der ki:

Mustafa ben köye gidiyorum ambarlarımı buğday doldurmaya başlayacağım En azından torunlarımı kurtarayım oğlumun sonu iyi değil der.

Babam niye diyor soruyor.

-Benim oğlumun gidişatı iyi değil bu gidişle benim oğlum en kısa sürede iflas eder..

- Bunu nasıl anladın amca oğlunun durumu gayet iyi Servetini saymakla bitiremiyoruz.

-Hayır diyor Evladım Siz görmüyorsunuz ama ben görüyorum benim oğlum hileye başlamış

4 santimlik keresteyi 5 santim olarak satmaya başlamış . Müşteriyi aldatıyor. Bunun sonu hezimettir.

Sonra amcanın dediği doğru çıkar ve üç dört sene sonra Gerçekten bu iş adamı iflas eder.
Bir daha da eski haline dönemez .

KISSADAN HİSSE
Hile ile devam eden ne bir işletme yürür ne bir fabrika...

Ne de ülke ayakta kalir. Eğer bir ülkede hile ve adaletsizlik yaygınlaşmışsa ülkenin önce bereketi kaçar sonra huzursuzluk baş gösterir En sonunda da ülke iflas noktasına gelir.

Tarih yalan söylemez.
Bu gerçeği topumu anlatacak olan aydınlardır peki Aydınları olmayan ya da aydınları namuslu olmayan bir millet ne yapar?