KARA KALEM DÜNYA
Dünya’yı kara kalem düşlediniz mi hiç? Siyah ve beyazın eşsiz, uçsuz bucaksız, geniş yelpazesinde kömüre bulandı mı elleriniz? Renk kartelasından seçilerek vücut bulmuş her kareyi yakalayabildiniz mi?
Yaşayabildiniz mi -
yağmurun yağdığı sırada- mutluluğu güzellikle perçinleyen, ıslak ıslak parlayarak cezbeden yaprakları?
Biricik
aşkına kavuşan, sevinç içinde harmanlanan tabiatı... Kırık buğday sapları ile türlü türlü kokular saçan nemli toprağı, kaçışan karıncaları, uğur böceklerini, saklanan kuşları görebildiniz mi peki? Hemen ardından olmazsa olmaz gökkuşağının tonlarını seçebildiniz mi?
Ayakları çamura bulandığı için, onları su birikintilerinde temizleyen
çocuk gülüşlerine şahit oldunuz mu?
Bazı
zamanlar grileri sesler çağırır; bazı
zamanlarsa kayıplara karışan, terk eden ümitlerle kapımıza kadar gelir. Elimize aldığımız tertemiz bir sayfada, anlatılamayan sözcüklerde, mısra mısra şiirlerde kara kalem
dünyayı okuruz.
Desen desen -en ince ayrıntısına kadar- gölgelendirdiğimiz; saatlerimizi, yüzüne ifade kondurmaya çalışarak geçirdiğimiz; tek bir saç teline dakikalar ayırdığımız portrelerimiz olur. Hayat olur sonra bu portre. Günden güne değişir, karşımıza çıkar. Edasını, -bire bir ortaya koymaya çalıştığımız- bakışlarını, simasına oturan ifadesini bulmak, arayışımız olur.
Nostaljik fotoğraflarda karşılaştığımız, geçmişle şimdi özdeşleşir... Yaşanılan her anın, bir gün nostaljik olacak yüzünü resmederiz belki de...
Eşsiz antikalar, duran saatler, tramvayların geçişleri, vapurdan kuşlara attığımız simit, camımızı silmek için yaklaşan küçük
çocuk, parmak uçlarını terbiye etmiş balerin kız kara kalem bir resim aslında.
Sarsılan
dostlukları, içinden çıkılamayan sokakları, kestirip atılan anlaşmazlıkları, beklenenleri, beklentileri, ebediyen gidenleri boyar zihin
siyah ve
beyaza.
Cazibesini yitiren yaşamın herhangi bir karesini boyar. Kara kalem
dünya, kara kalem zihnimizle -hemen her gün- iş birliğine girişir. Geçmiş ve gelecek arasında ömür sürer. Gidenler ve gelenlerle...
Griler en çok
bulutlara ve boyalı gökyüzüne yakışırken, yeryüzü -ayna gibi- uyumla eşlik eder kara kalem
dünyaya. Bakılan her perspektiften gök gürültüleri,
yağmur tanecikleri, fırtınalar -bu uyumlu orkestrayla birlikte- dalgalanan ağaç başlarına, yükselen denizlere, üşüyen resme ait olur.
Yerini bırakacağı aydınlığı, fırtına sonrası
güneşli günler karşılar. Evren renklerin canlılığı ile kucaklaşır. Kara kalem
dünya veda ederken...
Aralık 2021
📍Bu yazı 11 Ocak 2022 tarihinde pandabiyat.com’da yayımlanmıştır.