VAR OLMAK
Ruhun kabına sığamamasıyla başladı her şey. Dar geldi bulunduğu kalıp. Dar geldi sıkışmış yüreğine, mücadele eden bedenine. Uçmak istedi yükseğin de yükseğine. Dokunmak istedi ışıkların her birine.
Yürümek istedi ıhlamur kokulu yollarda, meydanlarda, caddelerde; koklamak istedi taptaze gülleri. İzi kalsın istedi ruh; ismi kalsın istedi konanın göçtüğü bu diyarda. Solumak istedi mevsim mevsim tazelenen kokuları. Salınmak, akmak istedi çağlayan sularda.
Mücadelesi “var olmak” içindi. Var olduğunu duyurmak içindi cihana. Ben de varım, buradayım!
Ancak her var oluşun, bedeli vardı ödenecek. Üzülecekti ruh... Direnecek, sızlayacak, savrulacaktı bir yerden, bir yere. Bildiğinden bilmediğine... Sevdiğinden, sevmediğine... Yaşamdan
ölüme...
Gülleri toplarken kanayacaktı narin parmakları... Göz
bebekleri denize doyarken fırtınalar kopacak, sakince süzülen gemide dalgalarla boğuşacak, belki de batacaktı.
Bilemezdi ruh onu nelerin beklediğini. Bildiğinde, artık vazgeçemezdi girdiği çıkmaz sokaktan. Dönüşü yoktu net kararların. Sürdürecekti sonuna kadar... Nereye varacağını, ne kadar vakti kaldığını bilemeden.
Yorgun düşen ayaklara dayanak olacak,
güneşsiz
gecelere sıcak düşler serecekti. Gülümseyerek verecekti tüm yanıtları. Hiddetin faydası yoktu iniş çıkışlarla yolculuğunu sürdüren bu gemiye. Er geç varacaktı ufkun gerisindeki limana ya da alabora olup çekilecekti yorucu sahneden.
İnandı ruh... inandı. Deniz feneri ona yolunu buldururdu. Kutup Yıldızı tutardı ellerinden. Ve her sabah
güneş, sıcacık bakardı yüzüne. Tükendiği merhalede, balıklar eşlik ederdi yürüyüşüne; ağlar toplanırdı gerilere, mercanlar selam verirdi uçsuz bucaksız
mavilerde. Mücadelesi sürdükçe, yaşam sürprizlerini sererdi önüne. Dostane yunuslar arkadaşlığını, yumuşakçalar incilerini, kızıl yanaklı kaplumbağalar sevimliliklerini... Yeter ki görsündü ruh; hepsinin, onun için
sevgiyle atan kalplerini. Geri çevirmeden, görmeden geçmesindi tek.
Ağaçların bahardan bahara değişen renklerine bezenirken, şelaleleri yudum yudum içmesiydi ondan beklenen. Saçlarını savuran rüzgâra tebessüm etmesi,
yağmurda gizlenen arıları
özlemesiydi. Görebilmesiydi, uyum’uydu, çığlıklarını gizlemesiydi sessizliğine. Dinginliğini sererken sığ sulara, derinlikleri okuyabilmesiydi. Hikâyenin sonunda, dönebilmesiydi uzaklardaki yurduna. Dopdolu, donanımlı, vakur, yücelmiş olarak...
Dönebilmeliydi ruh... Mücadelesini bitirdiğinde, kabına sığacak kadar büyüyerek; var olarak...
Haziran 2023
📌Bu yazı Mavi Yeşil Dergisi 143. sayısında yayımlanmıştır.