Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. la rochefaucauld
Veli Aykar
Veli Aykar

FAİK ASAL İSTANBUL'DA 2. BÖLÜM

Yorum

FAİK ASAL İSTANBUL'DA 2. BÖLÜM

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

387

Okunma

FAİK ASAL İSTANBUL'DA 2. BÖLÜM

FAİK ASAL İSTANBUL'DA 2. BÖLÜM

MİLLETVEKİLİ FAİK ASAL İSTANBUL’DA
2.Bölüm

19. Yüzyılın sonlarında Acıpayam (Garbi Karaağaç) yoksulluğun diz boyu sürdüğü, dört yanı sıradağlarla kuşatılmış, ulaşımı zor, unutulmuş bir ilçeydi. Karakışta dış dünyadan bağı kopardı. Geniş ovasında üretilenlerle, kendi yağı ile kavrulup gidiyordu. Toprak damlı evlerin uzanıp gittiği; Şair Eşref’in dediği gibi “iki dükkan, bir fırın” olan Acıpayam memurların sürgün yeriydi. Dağlarında eşkıyalar, efeler cirit atıyordu. Okuma yazma oranı tüm Anadolu’da olduğu gibi yok denecek kadar düşüktü.

Mehmet Faik Asal, “Hallakçılar” sülalesinden Halil Aga (Ağa) ve Kezban Hanım’ın oğlu olarak 1889’da Acıpayam’da (Garbi Karaağaç’ta) doğmuştur. Toparlak başlı, tombul yanaklı bir çocuk olan Mehmet Faik diğer çocuklar gibi hayvan otlatmış, çayırlarda güreşmiş, çelik çomak oynamıştır. İlkokulda (İptidai) ve Ortaokulda (Rüştiye) keskin zekâsı ile kendini göstermiş ve Acıpayam Rüştiyesini birincilikle bitirdikten sonra Denizli İdadisine başlamıştır.

(1905) Yüzyılın başlarında Acıpayam’da Rüştiyeyi bitirip Denizli, İzmir ve İstanbul’da idadide okuyan Faik Asal’ın okuduğu yıllarda Acıpayam’da idadi okuyan genç sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Acıpayamlıların dilinde “Hallakçıların Halil Aga’nın oğlu Faik Denizli’de idadiye başlamış,” sözü günlerce dillerde dolaşmıştır.

Dördüncü sınıfı Denizli’de okuyan Faik, beşinci sınıfı İzmir İdadisinde (1906) ve altıncı sınıfı da “İstanbul Mercan İdadisinde” okumuştur. (1907) Ancak çeşitli nedenler ile idadiden mezun olamamıştır. Meşrutiyet’in ilan edildiği günlerde İstanbul’da parasız kalmış, yatılı okul arayışına girişmiş, sonunda Yüksek Eczacılık Mektebine kayıt yaptırmıştır. (1908)
Bu okulun birinci sınıfını başarı ile tamamlamış, ancak Eczacılık mesleğine ısınamamıştır. Babasının yaşadığı ekonomik sıkıntı nedeniyle beş parasız kalmış ve bu okulu da bırakmıştır. Daha önce Mercan İdadisinden tanıdığı okul müdürü olan gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın’dan yardım istemeyi düşünmüştür.

Hüseyin Cahit Yalçın, Meşrutiyetin ilanından sonra idadi (lise) müdürlüğünden ve memuriyetten ayrılmış, Tefik Fikret, Hüseyin Kazım Kadri ile “Tanin” gazetesini çıkarmaya başlamıştı. İttihat ve Terakki Partisinin sözcüüsü gibiydi ve çevresi oldukça geniş, tanınmış bir gazeteciydi.

Mehmet Faik, Hüseyin Cahit’in yardımıyla Tanin gazetesinde muhabir, gazete satıcılığı ve abone kaydı işlerinde çalışmaya başlamış ve kendi anlatımıyla “... kırılmış, yıkılmış, tahrip edilmiş makine, matbaa derken gazete işlerini yoluna koymuştur.”

Çevresindeki seçkin, hevesli gençlerle haftalık “Mehtâb” (Ay Işğı) adında edebî, içtimaî (toplumsal) bir dergi çıkarmaya başlamış ve derginin mesul müdürlüğünü ve başyazarlığını üstlenmiştir. (23 Temmuz 1911) Onun diliyle “Eski, mutaassıp ve irticaî zihniyetlerle cesaretle mücadele etmeyi millî ve medeni bir amaç” olarak görmüştür. Yazılarında “Köhneleşmiş yıpranmış din anlayışının, medreselerin, softa ve yobazların; çok iptidai gördüğü peçe ve tesettürün, kaderciliğin ve ümmetçiliğin şiddetle karşısında olmuştur.”

Mehtap dergisi on beş sayı yayımlanmasından sonra, dergide yer alan yazılar hocaların ve tutucuların tepkisini çekmiş ve Dîvânıharbi Örfî’ye (sıkıyönetim mahkemesine) yaptıkları sürekli şikâyetlerden dolayı derginin kapatılması kaçınılmaz olmuştur. Dergi kapatılırken Mehmet Faik ve arkadaşları Dîvânıharbe (yüksek mahkemeye) sevk edilmişlerdir. Uzun yargılamalardan sonra beraat etmişlerdir.

Mehtâb dergisinin kapatılmasından dört ay sonra genel müdürlüğünü Mehmet Faik’in yaptığı yeni bir dergi yayımlanmaya başlanmıştır. “Şebtâb (Ateş Böceği)” adındaki bu dergi kapatılan “Mehtap” dergisinin devamı olarak aynı adreste yayımlanmıştır. Mehtâp dergisi gibi kırk paradan satışa sunulmuştur. Mehmet Faik’in ifadesiyle “edebî, fennî, içtimaî (toplumsal), teceddüd (yenilikçi) ve inkılâb-ı fikriye hadim (devrim fikrinin hizmetkârı) olan ceride-i üsbûîyye (haftalık dergi)” olarak yayın politikası belirlenen dergi ne yazık ki üç sayı çıkabilmiştir.

Basın hayatına olan yoğun ilgisi, gazete çalışanı olması, “Mehtâb” ile “Şebtâb” dergilerini çıkarması ve Hüseyin Cahit Bey’e yakınlığı ona geniş bir çevre edinmesini sağlamıştır.1912’de Selanik Valiliği’ne atanan Şeyh Muhsinifani (Hüseyin Kâzım Bey) ile Selanik’e gitmek üzere İstanbul’dan ayrılmıştır. Artık yaşamında yeni bir sayfa daha açılmıştır...

(Öykümüz devam edecek. Veli Aykar)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Faik asal istanbul'da 2. bölüm Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Faik asal istanbul'da 2. bölüm yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
FAİK ASAL İSTANBUL'DA 2. BÖLÜM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL