Lâ
Hür irademle gitmek istedim.
Ve belki bu yüzünden içeriye alındı rüya gemisi
Artık, ben de onlardan biriyim!
Günleri düşündüm. Eylülün koynunda resmettim hüznü. Resme bakınan, resimle adeta konuşan göz
bebeklerine kurdum saatleri. Gecenin figüranlarını çağırdım gitmeye. Gelen olmadı. Aklımın hudutları belliydi. Kalbimle koşuşup maziye gömülmeyi tercih etmedim. İçeriye alınan gemiden yürümeye kuvvet bularak güçlükle dışarı çıktım. Kendimi okyanusun sularına bıraktım.
Öncesi,
Okyanusun
mavi sularında “adı yok” bir gemi içinde ben…
Ben biraz kırgınım, özgürüm ama asla sonsuz değilim.
Sonrası,
Bir
mavilik seyrettim loş ışıkların altında. “Belki üstümüzden bir kuş geçer” ümidiyle. Geceyi bilerek lambaların altında bekleyerek geçirdim. Uyumaya dirençli gözlerim yüzünden gün doğmadı. Ve o
gece koruda kuşlar birbirine girdi.
Kalbi dışındaki âlemlerde her şeyin susmasını seyredenler bilirler. Kuşlar kavgalı olsalar bile yollar kıvrılır ve birbirine
gülümser aslında. Yollar birbirinin ardından hoşluklar bırakarak çekilir varlık âleminden.
İşte, okyanus
maviliğinde sular dalgalandı, sular köpürdü. Birden bir ağaç oldum. Kuşları selamladım. Sağ kolumda kuşlar upuzun göveren gün
çiçeklerinin taç yapraklarından göz kırparak helezonlar oluşturan suyun harekelerini
heceledi. B
aşka telaşlar başladı. İpe serdim b
aşka telaşları. Kıp
kırmızı duygularla kesişti aklımın hudutları.
Derler ki, kuşlar insanların iç âlemine sunulan kâinattaki eşsiz güzelliğin anahtarlarıdır. Keşfet onları.
Ve derler ki, incitme kuşları!
…
Mahvash / Munise Senem UÇAR