4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
903
Okunma

Başımın altına kuş tüyü yastık konulduğunu hissediyorum. Göz bebeklerimin tuvalinde gülümseyen iki belikli kız çocuğu.İlmek ilmek dokuyor tadına doyum olmayan anıları yaşam günlüğüne.
Tavandan yere kadar uzanan muhteşem ötesi avizeler, duvarlardaki çiniler gökyüzünü bahşediyor mavi mavi fütursuzca..İnsanın içine içine işleyen huzurun sesi.İlk kez bu kadar güzel tarihi eseri yakından görmek nasip oldu .Hatta bahçesinde orucumu açıp namaz kılmak. Çocuktum henüz ilkokul çağlarındaydım. Babam ve ablamla gelmiştik Sultanahmet camisine .Biraz kaldıktan sonra diğer camiye geçtik.Eyüp Sultan’ın bahçesinde iki leylek dikkatimi çekmişti. Her sene geliyorlarmış göç mevsimi gelene kadar ayrılmıyorlarmış.Orada teravih namazımızı eda ettikten sonra harikulade boğazı seyredaldık. İstanbul bütün görkemiyle avuçlarımın içindeydi sanki.Büyülenmiş ve aşık olmuştum. Hatta çok iyi hatırlıyorum demiştim ki burda yaşamak vardı doyasıya Kız kulesinin endamıyla hayata aşkla tutunmak.Âhhh işte âhhh. Ramazan olduğu için ilk İstanbul gezimiz kısa sürdü .Hiç unutamayacağım anılarla dolu bir güne koskocaman dünyayı sığdırmıştım. O insan kalabalığı ve şehrin görkemi gecenin büyülü ışıklarıyla beni harikalar diyarına götürmüştü.Canım babamla bir daha gitmek nasip olmadı maalesef. Zaten gurbetteydi senede bir kez kısa süreliğine bizi görmeye gelirdi Şimdi ise çok uzaklada istese de gelemez son seferinden.Ãhhh o son sefer hafızama öyle kazındı ki , kalbimi öyle dağladı ki .Unutmama imkân yok.
...
Takvim yaprakları tek tek azalırken acımasız yıllar yılları kovaladı.Artık anneyim ve iki çocuğum var.İkinci kez özlediğim o şehre gitmek için kolları sıvadım. Annem, yeğenim, oğlum ve kızımla sabahın en erken saatlerinde kendimizi tren garında bulduk. Saatler sonra vardık ve yine ilk kez Sultanahmetle buluştum nasip öyleymiş demek ki .Orda oturup balık-ekmek yedik oğlum çok sevdi dönüşte yine balık-ekmek yedi.Hepimiz caminin şadırvanında abdest alıp dua ettik. Topkapı Sarayı , Dolmabahçe Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Galata kulesi , Kız kulesi ...Canımın içi annem mısır çarşısından odamın duvarına asmak için üç büyük duanın yazılı oldugu hasırla kaplı el yapımı güzel bir süs eşyası hediye aldı ve hâla duvarımda .Annem çok yorulmuştu En son deniz kenarında bişeyler yedikten sonra gemiye binip kağıt helva yedik , martıları besledik .Boğazın havasını solurken hepimiz paşa çayı içtik gülüşe gülüşe. Trene binip eve geri dönmek çok zor oldu . O kadar iyi gelmişti ki oğlum, kızım ,annem ve yeğenim hayranlıkla seyrediyorlardı her yeri .O an onların gözlerindeki sevinçten doyasıya öpmek istedim.Ne yazık ki annemle de ilk ve son gidişim oldu İstanbul’a...
Başımın altındaki yastığın usulca çekildiğini hissediyorum .Daldığım bu gerçek rüyadan uyanmak hiç ama hiç istemiyorum.Ezan sesi baba evimdeyim ne büyük mutluluk Allahım.
...
Büyüyen hayallerimin düş yangını kadar adım attım İstanbul’a her sene. Ve toprağa her basışımda annemin , babamın kokusuna sarılır gibi sarıldım Boğazın sularına. Saklı hüznümün ağlak bohçasını Sakarya’daki mezarlıkta onların anılarıyla tekrar tekrar doldurdum. Kâh gülüş satın aldım anne sesli meleklerden , kâh mevsimsiz yağmurlara tutuldu yüreğim .İkisinin dualarının gölgesinde uykuya yatırdım yarı papatya gülüşlü, yarı kãhır ordusu sesli ağlak saçlarımı.Keşke ömrümün geri kalanını anneme ve babama bağışlayabilseydim.Keşke öyle lüksüm olsaydı gurbet elde Ecnebi çığlıkların esiri olmazdım uhrevi huzurla kanat çırparken göğe ...
Benim kalbimin en güpgüzel hazineleri annem, babam ,kızım ve oğlum. Hep öyle kalacak .Çünkü hayatın hüzün çeken tarafı esir alsa da benliğimi aslında ben dünyanın en zenginiyim.
nagihan
Dünyaya bir kez daha gelseydim yine aynı babanın, aynı annenin kızı olmak isterdim.
Onlar bana Rabbimin sunduğu en güzel mucize ve armağan...