İsrailoğulları ölümden korkup kutsal toprakların alın-masına yanaşmayınca, Cenab-ı Hak kendilerine çölden kırk yıl çıkmama cezası verince, çölün sıcağı, susuzluk, açlık onları perişan etmeye başlamıştı. Aslında yaptıklarının yanında bu ceza az bile sayılırdı. Bu zalimler her cezaya layıktı. Fakat çaresizdiler, yiyecek ve içecek bulmaları çölde imkânsızdı. Hz. Musa’dan yardım istemekten başka yolları yoktu.

Bu zalim kavme merhametli Hz. Musa çölde su aramaya başladı. Cenab-ı Hak kendisine şöyle vahyetti:

-Asa’nla taşa vur! Asasını taşa vurduğunda taştan on ki pınar akmış ve on iki pınarı İsrailoğulları’nın on iki kabilesi paylaşmış, buradan su ihtiyaçlarını karşılamaya başlamışlardı. (A’râf,160,Bakara,60)

İsrailoğulları verilen bütün nimetleri inkâr edip, isyan ettikleri ve peygamberlerini dinlemedikleri halde ne gariptir cansız, kupkuru gibi duran taşlar Hz. Musa’nın en ufak bir temasıyla yumuşayarak, asilik yapmadan emrini dinleyerek en güzel sularını o’nun için Allah’ın izniyle sunmuşlardı. Sert kayalar Hz. Musa Aleyhisselamın kendilerine dokunmasıyla, adeta âşıklar gibi büyük bir şevk ve zevk hissederek dayanamayıp parçalanmış, sanki on iki gözü on iki çeşme, sevgisinden ağlar gibi suyunu sele döndürüp akıtmış ve isyankâr olan kavme büyük bir ders vermiştir.

Ayrıca bu mucize sayesinde insanlar ilham alarak, bazı aletler icat etmişler ve Hz. Musa’nın asasını vurduğu gibi asalarını toprağa vurmuşlar ve yerin metrelerce altından su ve petrol çıkarmışlardır. Ancak insanların bu icadı Hz. Musa’nın mucizesine asla yetişemez. Çünkü o’nun mucizesi yapılanlardan daha ileri seviyededir. Asanın taşa dokundurulmasıyla, su çıkarılmasıdır. Henüz insanlar kuru gibi görünen taşlardan, kayalardan su çıkarmayı başaramamışlardır. Allah’a teslim olur ve O’nun kâinattaki isimleri ile hareket edip, çalışırlarsa belki bir gün bunu da gerçekleştirebilirler. Beklide daha ileri seviyede daha birçok icada imza atabilirler.



Ahmet TULGANER