5
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
580
Okunma


1. Bağlanmak ve Tutunmak
İnsanı hayata bağlayan şeyler nedir? Neden üzülür ve neden seviniriz? Basit bir canlı olmadığımız halde, basit şeyler bizi ağlatıp, güldürebiliyor. Bunların sebebi nedir?
Bizi hayata bağlayan şey bilinmezliktir. Hayatımızın bir sonu vardır ancak ötesini bilemememiz bizi hayata bağlamaktadır. Çünkü hayat tatlıdır, dünya acı olsa bile. Bir dakika boyunca nefesimizi tuttuğunuzda hayatın ne kadar tatlı bir şey olduğunu fark ederiz. Bir gün öleceğimizi bildiğimiz için, hayatı o güne dek yaşamak kodlarımıza yazılmıştır. Şimdi diyeceksiniz intihar neyin nesi o zaman? Bunu da şöyle açıklayabilirim. İntihar düşüncesi bir anda belleğimize giren bir şok dalgasıdır. Beynimize girdiğinde ruhsal açıdan çökmüş isek çıkış olarak görürüz. Planlayarak bir intihar olabileceğini düşünmüyorum. Mesela ben 1 yıl sonra intihar edeceğim diyerek o gün intihar edemez kimse. Dediğim gibi bir anda gelir düşünce ve sana hakim olur. Belki o an bir mektup bırakabilirsin iki satır, sonra da denersin intiharı. Hayata ruhlarımız bağlıdır yoksa. Bazen ip çözülür yeniden bağlamak istersin bağlanmaz. İşte onun sonucu intihardır. Ama genellikle yeniden bağlayabilir çözülen ipi insan. Çok kolay da vazgeçmez hayatından.
Tutunmak başlangıçta kolaydır, ama zaman geçtikçe yorulursun. Bırakmak istersin ve ne olacaksa olsun dersin. Tutunmaktan vazgeçiren genellikle hedefsizliktir. Bir hedef belirlenmelidir her zaman, gerçekleştiremesen de denemelisin. Hayatının sonuna kadar sıkı sıkıya sarılmalısın, yaşamaktan çok hayatta kalmalısın. Çünkü herkes yaşayamaz bilindiği üzere, kaliteli yaşayamaz, her zevki tadamaz. Ancak hayatta kalmak bir inattır. Bir gün bir şeylerin değişebileceğine inanmaktır. Bugün olmasa da yarın öbür gün. Ben hayatta kalırsam o vakte dek, ben de yaşayabilirim düşüncesine sahip olmalıdır insan. Çünkü değişimin önünde kimse duramaz. Her şey değişir, değişmek istemese bile. Yıllar ilerledikçe, çağlar geçtikçe aynı yerde kalmaz kimse. Bu mutlak bir gerçektir.
2. Sonsuz
Sonsuza bir bilet kesilmiş hepimiz için. Bundan önce neredeydik bilmiyoruz belki, ama şu an dünyadayız. Yavaş yavaş ilerlediğimizi sanıyoruz. Ancak çok hızlı seyrediyoruz. 10 yıl önce olan bir olayı dün gibi hatırlamamızın başka bir açıklaması olabilir mi? Kimileri yeni başlarken bu yolculuğa, kimileri yolun yarısını aşmış, kimileri son kilometrelerinde. Tabi sadece dünya için bir son. Yeni bir harita açılacaktır belki de sonra. Bilmiyoruz.
Sonsuzluk nasıl bir his? Biz insanlar sonsuzluğu anlayabilir miyiz? Neden bu kadar emin konuştuğuma gelirsem. Sadece dünya için mi yaratıldık diye düşünüyorum çünkü. Bu bana saçma geliyor. Dünya için yaratıldıysak, bunca bebek, çocuk neden öldü hiç yaşayamadan? Doğar doğmaz ya da doğmadan. Onlar bizi diğer istasyonda bekliyor olabilir. Ben en azından buna inanıyorum.
Birlikte yaşayıp yalnız öleceğiz. Yalnız yaşayıp, yalnız ölenler de mümkün. Keşke kimse yalnızlığa mahkum edilmese. Basit yaratıklar olmasak bile, basit davranışlar yüzünden bazılarını dışlıyoruz işte. Bu kadar kolay, ama bu kadar da zor. Her koyun kendi bacağından asılıyormuş ve kuralların en asılı buymuş. Sonsuza doğru ve ekspres bir biçimde gidiyoruz. Bakalım ne olacak?