3
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
740
Okunma
hangi sırrın, sınırın öncesi yaşamaktı ki sonrası ölüm olsun ölüm..
hep derim nefes almak ile almamak arası ince bir çizgidir toprağın teni.. bir dili vardır elbet sokak sokak sövmenin, coğrafyasız sevmenin, sağanak olup yağmanın ve ahmak olup ıslanmanın diyeceğim asla bukalemun bir buluta çevirme bereketli gözlerini ve bana da bakma hatta bak, bak ve gör ki ben hala gökkuşağı uçuruyorum ipsiz, desensiz renksizliğimde ve hala çekiyorum kime çektiysem hayatımı siyahca beyaz bir film şeridi gibi
sonrası mı..
ben en çok sevmeyi sevdim sevilmeyen dört bir yanımla demiş miydim sana hatta aynalar beni eksilttikçe gün ve gün yalnız sana hep sana çoğaldığımı sırf, sırf solmasın diye ışığın sığlığımda ki bütün denizlerin ak saçlarından tek tek yakamozlar yolduğumu ve yolu sana çıkan tüm gidişlerin dönmeyişlerine sayısızca peron olduğumu söylemiş miydim
ahh sevgilim diyemediğim sevgili.. kaç sefere, kaç sefer bindirdiğimi bilmem ama her sefere bir sen daha eklediğimi ve günlerce gecelerce sırf dönersin diye yorulmadan aynı heyecanla beklediğimi bilseydin nasıl deyim biraz da olsa beni sevmeyi sevseydin sahi döner miydin
yok Annem yok cidden çok yoruldum düşe kalka büyümekten sevip, sevip hiç sevilmemekten, uykusu kaçmış her geceye bir düş ekmekten ve uykusuz her sabaha bir kalk daha biçmekten çok yoruldum çok.. örtün artık çocukluğumu da üzerime üşüyorum, üşüyorum Annem
Allah kalkmayı nasip etmesin ki yeminle bu sefer hiç düşmeyeceğim hayatın girdabına ve sözüm söz hiç büyümeyeceğim Annem.. yeter ki güneşin hep gölgem, kokun nefesim olsun…
ilhanaşıcıhaziranikibinonaltı