Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Ahmet Dinç
Ahmet Dinç

Yap - Boz

Yorum

Yap - Boz

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

447

Okunma

Yap - Boz

Çok uzun bir çizginin, küçük bir kısmıdır sadece, ömür dediğimiz. Ve hayat binlerce madenden oluşmuş, akışkan, geçmişi, anı ve geleceği içinde taşıyan uzun bir fay hattı gibi uzanır o çizgi boyunca. Sen yaşadığın o kısacık süreçte, yontu alırsın, tutunduğun yerinden. Ve o yontuları sadece yaşadığın sürece değil, gelecek kuşaklara da taşırsın, yazılarınla, sözlerinle, eylemlerinle. Yontarak azalan değil, çoğalan ve çoğaltandır hayat. Çoğaltırsın hayatı ve kendini, bencelerini katarak.

Çoğalırken, yontu alırken yorulduğun da olur zaman zaman. Anne karnı huzurunu arar gibi/ Dizlerini çekersin göğsüne/ Ellerini kenetlersin ayak bileklerine/ Gecenin koyusunda bir yerlerde/ Kordon bağıyla bağlanmak istersin hayata/ Ağzını açmaya mecalin kalmadığında… Çünkü; anne karnından sonrası bir kaos. Gözlerini açtığın Dünya’nın milyonlarca yıllık tarihi ve içinde bulunduğun kültürün yüzlerce yıllık birikimi, hatası, yanılgısı, başarısı, yaşanmışlıkları ne varsa işte, hepsi senindir artık. Sahiplenirsin binlerce senedir yaşıyormuş ve alınan tüm bu kararlara dahlin varmışçasına, ciğerlerine çektiğin o ilk nefesle. Ki o ilk nefesine; milyonlarca yıldır yaşayan ve son nefesini verenlerin nefesi, karışmıştır adeta. Onun içindir ki; hayatta en huzurlu olduğun yer olarak orayı düşünürsün hep. Çaresiz kaldığın, nedenini bir türlü anlayamadığın koşuşturmalardan yorulduğun zamanlarda hep buna ihtiyaç duyarsın, anne karnı huzuruna. Kendini ait hissettiğin, seni her halinle sarıp sarmalayan o yere. Artık önünde bütününü bilemediğin bir yap – boz gibi durmaktadır hayat. Aklının erdiğince, gücünün yettiğince, elinin değdiğince, her eyleminle, bir parçasını yerleştireceğin, dönüşü olmayan bir oyun adeta. Bir taraftan kendi yap - bozunu oluştururken, bir taraftan da başkalarının yap - bozunun parçası olmaya başlarsın ve başkaları da senin. Bu oyunun, neresindesin, ne kadarsın bilemezsin? İç içe geçmiş halkalar gibi. Kendini özgür sanan, ama bir birine sıkı sıkıya bağımlı hayatların bir parçasısındır artık. Eylemlerinle yap - bozunun parçalarını koyarken, söylemlerinle de hayatının fon müziğini oluşturursun aynı zamanda. Kendi şarkını yazarsın bir ömür boyunca.

Peki; gerçekten istediğin yere koyabiliyor musun parçaları? Gerçekten kendi içinden gelen şarkı mı geride bıraktığın fon müziği? Yoksa birilerinin senin adına istedikleri mi? En özgün olduğun anda bile özgün müsündür? Özgünlük, özgürlük nedir aslında? Yıllarca yaşadığın kültürden bakıyor olma hayata? En özgün olduğun zamanlar da bile, çocukluğundan bir kare yok mudur bilinçaltında?

İlk nefesi ciğerine çekip, ağlamaya başladığın anda, yüklenir omuzlarına demiştik, o güne kadar yaşanan ne varsa.

Önce emekler sonra yürümeye başlarsın. Bir yarışın içerisinde bulursun kendini bir anda. Zamanla iliklerine kadar hissedeceğin korkunç bir yarış. Senden başka herkesin rakibin olacağı, hatta zaman zaman hızını alamayıp kendi kendine bile rakip olacağın bir yarışın içinde. Bir yönün vardır artık, senin için birilerinin belirlediği koşman gereken. Ve hayallerin; asla sana ait olmayan, seni anlatmayan, ama seninmiş gibi sahipleneceğin hayallerin.

Ne kadar birilerinin çizdiği yolda yürüsen de, içinde bir yerlerde çılgın sorular kucaklar seni. Ve bir an gelir, sesin duvara çarpar gibi, yankılanarak yine sana döner gecenin bir vakti. Beyninde binlerce saçma sapan kelime kuşatmaz olur, içindeki âlemi. Farklı bir şeyler gereklidir anlatmak için artık seni. Gecenin en koyusunda irdelerken hayatı, sadece kendinin değil, başkalarının da hayatlarını düşünürsün nedensizce. Sorguladığın, yargıladığın, belki de alkışladığın ama asla onların gözünden bakamadığın hayatları da. İşte o andan sonra her şey değişir dünyanda. Fark ettikten sonra farklı bakmaya başlarsın çevrene, insanlara, ağaçlara, kuşlara tüm canlı ve cansızlara. O güne kadar gördüğünden çok farklı gelir gözüne artık dünya sana. Şaşar kalırsın sonra, nasıl olup da; o güne kadar fark edemediğine? Nasıl olup da; hayatın içinden bencilce yürüyüp geçip giderken, dokunamadığına farklı yaşamlara, hatta kendine bile?

Saygı, sevgi ve selamlarımla…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yap - boz Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yap - boz yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yap - Boz yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL