Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Mükremin Kızılca
Mükremin Kızılca

Küpeli Yazmış

Yorum

Küpeli Yazmış

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

315

Okunma

Küpeli Yazmış

KÜPELİ YAZMIŞ

Sağ dizinin üzerine sıkıca oturttuğu kanaviçenin altındaki beyaz bezin sağ köşesine Çin iğnesi bir oya işliyordu.

Askerdeki yavuklusunun gelişine yetiştirecek ve ona nişan günü verecekti. Ne işlesem diye bir süre kararsız bekledikten sonra beyaz köşeye mor bir menekşe yerleştirdi.

Genç kızların nişanlandığı yavuklusuna verdiği en nadide hatıra buydu. Sevgi ve aşkını en iyi ifade eden bir motifle sağ köşesini süslediği beyaz mendiller nişanlı erkeğin en önemli işaretiydi.

Her ortamda ceketinin yaka cebinden işli köşenin görüleceği şekilde mendillerini sarkıtırlar, abdest alırken özellikle etrafındakilere işli mendilin köşesini göstermeye çalışırlardı.

Bu onun nişanlı olduğunun açık bir ifadesiydi.
Buna kimi yerde yağlık, kimi yerde çevre, kimi yerde de kenarı işli mendil denir ama bu işli mendilin özelliği nişanlı erkeğin yakasındaki bir nevi yüzük olmasıdır.

Menekşeyi çevrenin köşesine tam oturtmuştu ki anası dışarıdan seslendi; “Menevşe! Menevşe!”

Menekşe çevreyi “goynuna” sokuşturduktan sonra, buyur ana! Diye hayata fırladı.

“Gızım şu yazmışı koltuğuna al da bağçalarda bi gıyık gezdir gel, acıkmışdır yazık!” dedi.

Menekşe, tamam ana deyip “Güpeli yazmış”ı almak için ahıra vardı, önce her zaman yaptığı gibi eline yem çuvalından bir avuç yem alarak onu çağırdı. Güpeli yazmış elinin içindeki yemi bitirince baş bağıyla bağladıktan sonra Menekşe önden “Güpeli yazmış” arkadan bahçeye gittiler.

Yazmışın sakallarının altında keçilerin meme uçlarını andıran adeta aynısından iki tane meme vardı. Bu bazı cins keçilerde bulunan, güzellik katan bir özellikti. Başparmak büyüklüğündeki küpe de denen bu iki et süğümü onun alamet-i farikasıydı.

Menekşe, akşam ezanı okununcaya kadar yazmışı bahçenin bazı köşelerine bağlayarak, dallardan ve harımlardan karnını zımba gibi yapıp eve dönecekti.

Ara sıra yazmışı kontrol için “Güpeli, Güpeli” diye seslenir o da “mıeee, mıeee” diye cevap verirdi.

Kendisi bahçenin yukarı ucunda çevreyi goynundan çıkararak hayallere dalmıştı.

Anasının sesiyle uyandı.

Ümmühan teyze: “Gızım yazmışımız nerede?” dedi.
“İşte burada bağlı, daldan arbışıp gannını doyuruyor ana” dedi, Menekşe.

Yazmış, ipi çözmüş komşunun yeni ektiği “güz darılarını” harabeye çevirmişti.

Komşu, köy korumasını çağırmış ve bekçiler yazmışı köy ahırına almışlardı.

Anası ve Menekşe bahçelerde “Güpeli, Güpeli” diye diye aramaya başladılar.

Menekşe, ah Güpelim, seni bir daha bırakır mıyım? İpe sapa seni emanet eder miyim? Diye hayıflanıyordu.

Ama nafile, onu hiçbir yerde bulamadılar.

Oysa onun hakkında ne hayalleri vardı: onu bu sene “deke gatımında” baş göz edip alındıracaklar ve şubat ayında da ikiz Güpeli oğlak doğuracaktı.

Köy ahırında alıkonan Güpeli “mıee mıeee” diye ahırda her gelenden onları soruyordu.

Orada bulunan komşulardan birisi, korumanın yazmışlarını köy ahırına götürdüğünü söyledi.

Menekşe eve, anası da doğru gorumaya gittiler.

Ahırın kapısında Ümmühan teyzeyi gören yazmış “mıeee mıeee” diyerek ona ulaşmak için ipin sonuna kadar koştu ve ip bitince olduğu yerde kasılıp kaldı.

Koruma memuru Ümmühan teyzeye: “Ümmühan abla, komşunuzun darı yerine giren çebicinizin beş yüz lira cezasını ödemeniz lazım” dedi.

Ümmühan teyze 500 kelimesini ilk defa duymuştu, yazmışın kendisi 300 lira ederdi, bu parayı bulup yazmışı geri almasının imkânı yoktu. Zira elde ve avuçta bir şey yoktu.

Ümmühan teyze “ayol o daha bi yem çebici” dedi.
Ümmühan teyze, kızıyla beraber dul yaşayan bir kadındı.

Bir keçisi, bir ineği vardı. Keçilerini ve yem çebicinin ikizini Hıdırellez’den sonra kurda kaptırmışlardı. Geride kalan bu yazmış onlar için hayati bir ümit kaynağıydı.

Mahzun ve tasalı halde eve dönmek için köy odasından çıktı.

Ümmühan teyze borda kapısını açıp içeri girdi, yazmışın yalağının da bulunduğu malların bölmesini görünce titreyen dudaklarına ulaşan yaşların gözyaşı olduğunu tuzundan anladı.
Evin kendilerinin oturduğu üst kata çıkan merdivene yöneldi. Henüz merdiven basamakları bitmeden borda kapısının dışarısından “mıeee mıeee” diye bir ses geldi.

Ümmühan teyze bir şey anlamadı, hayal gördüğünü sandı, yukarıya doğru iki basamak daha çıktı. “mıeee mıeee” sesi tekrar geldi kulağına, bu sefer peşinden” Ümmühan teyze Ümmühan teyze! Diye de bir ses eklenmişti.

Bu ses köy bekçisinin, “mıeee mıeee” sesi de güpeli yazmışın sesiydi.

Köy bekçisi; “komşunuz şikâyetini geri aldı, çebicinizi getirdim”, dedi.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Küpeli yazmış Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Küpeli yazmış yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Küpeli Yazmış yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
14.4.2023 13:19:52
Beğeni:
0
Okunma:
315
Yorum:
0
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL