Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Ahmet Dinç
Ahmet Dinç

Yaşam Tuvali

Yorum

Yaşam Tuvali

5

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

673

Okunma

Okuduğunuz yazı 25.2.2023 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Yaşam Tuvali

‘’İnsan, karşılaştığı kişilerin kalıntısıdır. Hayatın akışı içinde bir yerlerde, bir şekilde hayatımıza girip çıkan herkesin bir izi kalıyor hayatımızda. Bu bazen iyi, bazen kötü bir izdir ama kalıcıdır.’’ Sigmund Freud’un bu sözünü okuduğumda, aklıma bir ressamın tuvaline attığı fırça darbeleri geldi. Hepimizin aslında hayat denen bu yolda, kendimizi var etme ve keşfetme yolculuğumuza dair fırça izleri barındıran tablolar bırakan, birer ressam olduğumuzu düşündüm sonra. Her fırça darbesinin, yaşadığımız anlardan izler taşıdığını ve bu fırça darbelerinin geride bıraktığı kalıntılarda, hep birilerinin parmak izleri ve ya gölgeleri olduğunu.

Madem insan yaşamını resimle ve insanı ressamla imgeledim, o halde ressamların ve ünlü tablolarının hikâyeleriyle devam etmek istiyorum düşün yolculuğuma.

Plinius’un anlatımıyla; iki ünlü gerçekçi ressam, Zeuxsis ile Parhasius arasında bir yarışma olur. Yarışma günü halkın ve jürinin huzurunda Zeuxsis resminin üzerindeki perdeyi açar. Resminde elinde üzüm salkımı tutan bir çocuk vardır. O anda kuşlar üzümleri gerçek sanarak tabloyu gagalamaya başlarlar. Bu durumu hayranlıkla izleyen Zeuxsis, halka dönerek; ‘’gerçekten başarılı olsaydım; kuşlar, çocuktan korkar üzümü yemeye gelemezlerdi’’ der. Hemen ardından Parhasius resminin üzerindeki perdeyi kaldırması için Zeuxsis’e rica eder. Zeuxsis perdeyi kaldırmak için dokunduğunda onun aslında bir perde değil resmin ta kendisi olduğunu fark eder. Ve yine halka dönerek; ‘’Parhasius daha büyük bir ressam. Çünkü; ben kuşları kandırdım. Ama Parhasius büyük bir ressamı Zeuxsis’i kandırdı’’ der. Yani Hayat resmimizi oluştururken başarılı olduğumuz ve alkışlandığımız anda, gururumuza yenik düşmeden, egomuzu bir kenara koyarak, başarısız olan taraflarımızı da kabullenebilmeli ve başarılı insanları alkışlaya bilmeliyiz.

Şimdi bir başka resme, başka bir ressama gidelim. M.Ö 3 yy. da Efes’te Apelle (Apel) isimli bir ressam yaşarmış. Bu ressamın en büyük özelliği yaptığı resimlerini sergilediği zaman, bir perdenin arkasından tenkitleri dinleyerek, yeni resimleri için fikir geliştirmekmiş. Yine bir sergi esnasında, bir kunduracı, Apel’in resimlerinden birini tepeden tırnağa süzüp tenkide başlamış. Önce resimdeki çizmeler üzerinde görüşlerini bildirip, kunduracılık sanatı bakımından tenkitlerini sıralamış. Apel bunları dinleyip gerekli notları almış. Ancak bir müddet sonra adam, resmin üst kısımlarını da eleştirmeye başlayınca Apel dayanamayarak, perdenin arkasından: ‘’Efendi, haddini bil; çizmeden yukarı aşmayalım’’ der. Çizmeyi aşma deyimi buradan gelir. Yani demem o ki; evet birileri hayatımıza müdahil olabilir, bazı konularda fikir de verebilir ama asla çizmeyi aşmalarına izin vermemeliyiz.

Köşemden taşmamak adına özetle Paulo Coelho’nun ‘’Şeytan ve Genç Kadın’’ kitabında anlattığı Leonardo da Vinci’nin ‘’Son Akşam Yemeği’’ tablosuyla ilgili hikâyesinden de kısaca bahsederek, düşün yolculuğumu tamamlamak istiyorum. Leonardo da Vinci, iyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uygun düştüğünü fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan üç yıl geçmesine rağmen, henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı. Günlerce aradıktan sonra vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu, paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı. Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa, doğruca kiliseye taşımalarını söyledi. Leonardo, adamın yüzünde açıkça görünen inançsızlığı, günahı, bencilliği tabloya geçiriyordu. Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden sıyrılmış olan adam gözlerini açtı ve duvardaki resmi gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi: ’’Ben bu tabloyu daha önce gördüm!" ’’Ne zaman?’’ diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı. ’’Üç yıl önce, elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı; bir ressam beni, İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.’’

Hayat resmimizdeki fırça darbelerine, parmak izlerine ve gölgelere dikkat etmeliyiz.
Sadece bir tuval hakkımız var nede olsa…

Saygı, sevgi ve selamlarımla…

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yaşam tuvali Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yaşam tuvali yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yaşam Tuvali yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Tuğbaulusoy
Tuğbaulusoy, @tu-baulusoy
26.2.2023 20:13:10
Sizi yürekten kutluyorum çalışmanız cok guzel :)
Tuğbaulusoy
Tuğbaulusoy, @tu-baulusoy
26.2.2023 20:09:30
Tebrikler

Tuğba412 tarafından 26.2.2023 20:06:43 zamanında düzenlenmiştir.
Gule
Gule, @gule
26.2.2023 20:04:28
"resim sessiz şiir, şiir konuşan resimdir"
demiş Simonides...

bazen merak ediyorum bir ressama 'fırça darbeleriyle beni anlatın' desem nasıl bir görüntü çıkardı ortaya kim bilir...

evet parmak izlerimiz çok, gölgelerimiz de...ve bazen kendimizden kaçmak için sırf yazıyoruz gibi geliyo...

birden fazla kimlik, birden fazla ben...ve bu kovalamaca hiç bitmeyecek sanki...

güzel yazı, tebrikler...
ayşe1
ayşe1, @ayse1
26.2.2023 16:36:23
Yaşam bizi şekillendiriyor, biz de yaşamı. Karşılıklı etkileşimler, uyarılar içinde dengemizi keşfetmeye, yakalamaya çabalıyoruz.

Özel çıkarımlar sunan sade dili ve akıcı ifadesiyle yazınız ilginç ve güzeldi.

Tebrikler.
Saygılarımla.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
26.2.2023 13:50:40
Çalışmanızı yürekten kutluyorum
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL