Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Özel Başıbüyük
Özel Başıbüyük

ZIR ÇATALININ ORTASI

Yorum

ZIR ÇATALININ ORTASI

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

254

Okunma

ZIR ÇATALININ ORTASI

Akşam olunca komşular birbirine oturmaya giderdi. Bezdirme yapılırdı kesmenin közünde. Üzerine hımzandan erinik yağ çıkarılıp sürülürdü. Deve oyanırdı. Ceviz tavlakları ikiye ayrılırdı. İçi çıkarılırdı.Yedi tane yarım kabuk bir tepsinin içine dizilirdi. Kabuğun altına boduk saklanırdı. İlk ya da son bulan oyunu kazanırdı. İkinci kaldırmada kabuğun altından boduk çıkarsa on iki sayı karşı tarafın olurdu. On iki sayısına dimiyet denirdi. Son iki kabuk kaldığında zır çatalı hesabıyla bulunurdu. Dayım kolunu öne doğru uzatır karış kariş en sona geldiğinde sayardı. Onda mı, şunda mı , zır çatalının ortasında mı diye sayardı. Hangi kabuğa isabet ederse onu kaldırırdı. Bilirse boduğu saklamak için öbür odaya bile giderdi. Geldiğinde gözünü takip eden doğru tahmini yapardı. Bir gün Soku’da gece kesmelikte patika yoldan çamın ışığında yürürken cinlerin gözü parıl parlıyordu. Yanımda anam vardı. Yolun içine yatan tor düvenin üstüne basınca karanlıkta havaya nasıl fırladım . Sanki cinler beni göğe atmış da yere düşüyordum. Bağırmaktan sesim kısıldı. Anam da cinler kaçsın diye taşları birbirine vuruyordu. Bir defasında cin lafı ederken bir cesur adam vardı. Deli yürekliydi. Hiçbir şeyden korkmazdı. Dedengil mezarlığı çamlığın içindeydi. Gece olunca cinler canavar gibi uluşurdu. Orada evliya mezarı vardı. Bu mezarın toprağından kurak mevsimde ıslanıp tepeye bırakılırdı. Birazdan bulutlar çatılır. Her yerden sel akardı. O kadar güçlü sel oldu ki Goca Dere’de Garali’nin iki tosununu sel götürmüştü. Cesareti olan cinden kormayan bunu ispatlaması için çok ısrar edildi. Delioğlan zeytin acarını omzuna taktı. Şalvarın paçasını çorobın içine koydu. Çorap el dokumasıydı. Bir de örme üzüğü aldı. Gızılcıktan yaptığı kazığı evliya mezarının yanı başına çakıp cesaretini gösterecekti. Ay doğmak üzereydi. Hava poyrazlıydı. Çamlardan kozalaklar düşüyordu. Tepeye doğru yaklaştıkça rüzgarın uğultusuyla cinlerin ağlama sesleri birbirine karışıyordu. Göpur’un yakada göğceoluk gukguluk benim göğ oğlağı gördün mü Hasan diye yanık yanık haykırıyordu. Gece sessizliği bozulmuştu.Çifte doluydu. Cinin hiç şansı yoktu. Mezarın başına geldi. Baltayla kazığı çakmaya başladı. Balta sesinden ürken baykuş hışırt diye kanadını çamların dalına çarptı. Gece olduğundan gözgözü görmüyordu. Yanlışlıkla kazığı şalvarının bir köşesinden yere çakmıştı. Korkuyla kaçarken şalvarı yırtılıp dal köynek bağıra bağıra ödü düşmüştü. Soku sulu bir yerdi. Tarlanın kenarında kesmelik vardı. Bir defasında Emine Garı gecenin birinde arkası oğlaklı bir göğ geçiyi takip etmiş. Sonra yolunu kaybetmişti. Gırgır şamata havda uçuyordu. Geceler uzundu. Bazen bize Harzavul gelirdi. Gece cinden korkup evine gitmezdi. Yaar sabah olunca giderdi. Saz çalardı. Yanık yanık türkü söylerdi. Yalangozdan, duttan saz yapılırdı. Cura ilk öğrenilen bir bağlamaydı. Radyodan aces dinlenirdi. Hökümet bildirileri dikkatle dinlenirdi.En çok da hava durumu merak edilirdi. Paşa’nın Ağandız’ın orada güzleği vardı.Güney’de de güzleği vardı. Nasıl haberi olurdu da kış gelirken davarı Erikli’ye götürürdü. Halbuki ıradiyodan hava acesini dinlerdi. Tedbirini alırdı.Aralık ayının on ikisiydi. Davar ,goyun ta nisan ayından beri seyipti. Garasu’da sulanan seğip mallar Yazılı Ardıç’ı yatak bağlamıştı. Takım Armıt’tan Guru Çukur’a kadar tıraşlam sahasıydı. Saha temizlenmişti. Demirçik, eğrelti, gürgene, balamıt ışgınlamıştı. O t diz boyuydu. Hayvanlar için cennetten bir köşeydi. Canavarlar Ayı Daşı’nda , Gozoluğu’nda, Gule’de, Yazılı Ardıç’ta, Nedir’de, Cillan’da, Gıroğlanın Armıtlığı’nda yavrulardı.Yazın fazla mal yemezdi. Kışın yağmurlu , karlı, sisli havalarda çok yerdi. Geçek yerlerine fak kurulurdu. Fakı döşüne alan gurt bir gecede yedi dağı aşardı. Rüzgar esince andızlar dibine dökülürdü.Duz daşıyla andızlar kırılırdı. Bir iki gün teştlerde ıslanıp saratla süzülürdü. Kefi çomçayla alınırdı. Galaylı gara gazanın yarısısına kadar kaynatılırdı. Gatmaçlık olunca indirilirdi. Helkeye boşaltılırdı. Saçta gavrulan gavurga el değermeninde çekilirdi. Sohbet edilirken bezdirmeden sonra ikram edilirdi.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Zır çatalının ortası Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zır çatalının ortası yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ZIR ÇATALININ ORTASI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL