Kader Ve Tedbir

Bartın’ın Amasra ilçesinde ilçesinde meydana gelen grizu patlaması sonucu 41 madenci vefat etmiş bir çoğu da yaralanmıştır.

Allah ölenlere rahmet, yaralananlara şifa ve geride kalanlara sabır-i cemil nasıp etsin.

Yaşanan her olayda işin tedbir ve takdir olmak üzere iki kısmı vardır.

Şunu peşine söyleyeyim ki bu bir kaderdir. Vefat eden madenci kardeşlerimiz de inşaAllah şehit hükmündedir.

Kaderi damdan atan birinin misaliyle açıklayalım.
1- kişi kendini damdan atmakla kaderini kendisi meydana getirdi.
2- Kaderinde damdan atma vardı onun için attı.
3- kişi damdan atmayana kadar bilgi sahibi değiliz. Atlama gerçekleşmiş ise buna kader deriz.

Ehli sünnet uleması üçüncü şıkkı kabul etmekte ve "Allah’ın ilminde olan kısım ve bizim bilgi sahibi olduğumuz" olmak üzere kaderi iki başlık halinde incelemektedir.

Olay gerçekleşmeden önce yani Allah’ın ilminde olan kısmına "Tedbir", olay gerçekleşip bilgi sahibi olduğumuz kısmına da "takdir" demişlerdir.

Tedbir de kusur veya ihmalkarlık varsa mesuliyet ve mahkeme-i Kübrada hesap gerektirir.

Bir yerden bir yere arabayla gidiyordum. Araç 150 km hızla gidiyordu. Ben "Hızın fazla biraz yavaşla" dediğimde, "sofi korkma kaderde ne varsa o?" Ben "Kardeşim kader boyutu Allah bilir biz tedbir alalım." O "korkma kadere güven" ben "150 km hız kader de 90 km gitmek kader değil midir? senin hız kaderin şer kısmı normal hız ise kaderin hayr kısmıdır."

Yetkili kişilerde Bartın’da ki olayda ihmalkarlık gösterenlere gereken cezayı vermekle mükelleftir.

Gelelim işin manevi boyutuna. Yaşanmış olayı geri getirme imkânı olmadığından, acıyı yaşayanları teselli etmek, onlara manevi destek için "Kader", "Takdiri ilahi" ve "sabır" dilemekten başka da çare de yoktur.

Kader deyip tedbiri önemsemek ne kadar yanlış ise; Kaderi küçümsemek de ondan daha büyük bir yanlıştır.

Kaza ve kader olayını fazla inceleme yerine; tedbirlere önem verilmeli, olay gerçekleşmiş ise Kader deyip geride kalanlara sabır tavsiye edilmelidir.

Selam ve dua ile.