9
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
771
Okunma


Elde var spot bir yaşam (Deneme)
Düş gücümüzün bize yaşattıkları tutkularımızın örselenmesinden başka bir şey değildir.
Sahip olunan duygusal zekâ da olsa materyal zeka da olsa; aklın ya da duyguların sınırlarını zorlamanın bize kazandıracağı sonuç yine aynı olacaktır.
Geriye dönüşün imkânsız olduğu bu yaşamda; geçmişi yargılamak ya da gelecekte neler olacağı kehanetinde bulunmak yaşarken önüne geçemediğimiz olayları yaşamadan düzenlemek ya da engellemeyi düşünmek ancak bir insandan beklenebilir.
İnsan yaradılış itibarı ile üzerine giydirilen bencilliği zaman zaman çıkarıp düş gücünün etkisi altına girse bile varoşların izbe toprak sokaklarında misket oynadığı, artık kumaşlardan yaptığı bez bebeklerin altını aldığı nostalji tozlarını üzerinden silkelediğinde görür ki:
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı sayıldığı günler çok uzaklarda kalmış daha kırk yılı doldurmadan
Basma kalıp babadan kalma beylik deyimler arkasına sığınmayı maharet sayar.
Egosunun içgüdüsel temize çıkma dürtüsü ile ah nerde o eski arkadaşlıklar, nerde o eski komşuluklar, ah eski sevgililer eski, eski, eski….eski de kalmadı ki baat pazarları kimlik değiştirip spot oldu.
Eskilerde değişen bir şey yoktur aslında değişen takvimlerin gösterdiği zamandır ve büyüyüp gelişen; Haris duygularını doyurdukça açlığı büyüyen insan
Eski kandilleri vitrinlerin en muhkem köşelerine yerleştirip büyük spot ışıkları altında yaşamaya başladık
Gerçeğin üzerine inen iz düşümümüzün büyük gölgesini fark edemedik çoğu zaman ve kavramları bu karanlığa saklamanın uyanıklığında acımayı merhamet saydık çoğu zaman, sahte bir gülümsemeyi
Ya da içimizdeki korkuyu saklamayı saygıdan saydık karşılığında bize döneceklerin kaygısıyla
İçimizde şehvetle yanan şahika arzusunda kavrulurken insana ait bütün erdemleri bir bir bencilliğe kurban ettik en kötüsü de kendimize olan saygıyı kaybettik.
Elde kalan spot bir yaşam...
Abdurrahman Güleç