8
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1068
Okunma
62 yaşındayım. Ortaokul yıllarından bu yana şiir yazmaktayım. Lise yıllarımdan bu yana şiir konusunda iyi, güzel orta Vs ödüller aldım. "Yağmurlara Sözüm Var" isimli şiir kitabım 1999 yılında yayımlandı. Şöyle bir geriye doğru baktığımda önceden yazmış olduğum şiirlerimi bir kısmını beğenmediğim oluyor. Şöyle ki insan yazdıkça gelişir ve yazdıkça sözcükler güzelleşir diye düşünmekteyim. Yaklaşık 30 yıldan bu yana Çorum yerel gazetelerinde sosyal kültürel ve toplumsal konularda köşe yazıları yazdım. Bu işlerden öyle para falan kazanmadım. Sadece ruhum okşandı hepsi o kadar. Öyle her yazdığımı her hangi bir kültür platformuna koysaydım eğer yazdıklarımın sayısı on binleri de geçerdi. Bizim buralarda işe yaramayan şeylere hüşgü derler. Merhum Kemal Sunal filmlerinde olduğu gibi ve ciklet reklamları gibi yazmaya yazılmaya karşıyım. Yani yerel anlatımla öyle her yazılan hüşgüdür diye düşünmekteyim. Marifet sayıda değil kalitededir diye diyorum. İnsan yazdığını mutlaka kırk süzgeçten geçirmeli ve yazılan sözcükler okuyananın işine yaramalı. Hem yazıyor hem öğreniyorum. Hala eksiklerimin var olduğunu düşünmekteyim. Şairin bir ağırlığı olmalı. Şair yazdıklarıyla örnek olmalı. Öğrenirken öğretmeli. Şiirde ruh olmalı. Şiirde tını olmalı. Şiirde eko olmalı. Şiir yavan olmamalı. Bir akış olmalı, anlam bütünlüğü olmalı. Öyle Şaban gibi her salladığın söz şiir diye kullanılmamalı. Şiir okuyucusunu şiirin atmosferine taşıyabilmeli diye düşünmekteyim. Şair dönüp dolaşıp aynı beyiti paylaşıyorsa eğer hem gülüyor hem de o kişiler adına üzülüyorum. Hal böyle olunca platformda ki seviye giderek düşmekle birlikte düşen kalite gün be gün gün yüzüne çıkıyor. Netice de platformun yöneticileri de bu absürt duruma müdahale etmeyince insanın aklına şu geliyor. Burası birilerinin macera aradığı emekli mekanı, kendini orada görüp üst sıralara doğru tırmandıkça bir garip mutluluk arama hali diye düşünmekteyim. Çok ilginç değil mi büyük şair pozu hastalığı diyebilirmiyiz ki adına bilmem. Ancak bir çeşit tatmin yolu kahvede ya sa izbe köşelerde olmak yerine klavye başında olmak daha evladır diyelim değil mi? Öyle ya genelde emekli olunca iş güç yok. Biraz yaz biraz çiz sıkışınca tekrar et kopyala yapıştır cilala gitsin. Bizim burada bir esnaf var. Biraz matrak bir adam. Lakabı da Papara. Dükkanın önünden geçerken genelde bana hocam hani bana şiir der. Bende o an derim ki ÇARŞIYA ÇIKTIM BİR ARA / ÇAY ISMARLADI PAPARA Yada bir başka gün AH ULAN AH PAPARA / NEREDESİN BU ARA der gülümserim. O da yaşa Varol hocam der geçer. Eee şimdi bunları Papara’nın resmiyle birlikte yayınlayalım mı yani. Size bir örnek vereyim. Merhum AHMET ARİF ömrü boyunca sadece 24 şiir yazmış başka söze gerek var mı? Demem o ki Edebiyat defteri. com platform yöneticisi de bu absürt gereksiz, sadece bir iki kişinin mutlu olmasına yönelik uygulamaları takip etmeyip gereğini yerine getirmediği sürece burası samimi ve gerçekten şiir gibi şiir üreten on beş yirmi sanat erbabının yanında ağırlıklı olarak birilerinin macera peşinde koştuğu sözde şiir yazdığı, aldığı, çaldığı, tekrar ettiği, intihal ettiği, kopyaladığı, yapıştırdığı bir mekan olacaktır. Zaten son zamanlarda da görüldüğü üzere hiç yorum almamış, puan almamış ve beğenilmemiş şiirlerin dahi güne getirildiği görüldükçe de gerçek kültür emekçilerinin emeklerinin zayi olduğu bilinmektedir. Hal böyle olunca acaba her tıklamada ekrana gelen farklı farklı linkler olsunda oh ne olursa olsun çark nasıl olsa dönüyor gibi bir yaklaşım mı vardır diye düşünmekten kendini alamıyor insan. Bu bağlamda şu sonuca gelmek istiyorum. Gelinen nokta hiç hoş değil. Konuya çözüm üretilmemesi de hoş değil. Okuyucuların, takipçilerin genel olarak durumun farkında olamaması da düşündürüyor. Özetle sistemin adam akıllı gözden geçirilmesi, bu yanlışların önüne geçilmesi, bu bağlamda kalitenin yeniden yukarılara doğru ivme yapmasının sağlanması gerekir diye düşünmekteyim. İşin hakkını veren güzeli gören, güzel yazan bütün üstatlara ve kalem sahiplerine saygılarımla
*Hüşgü: Osmancık yöresi yerel ağızda çöp