1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
775
Okunma
Derin bir yorgunluk hissi... Hem kalma-hem gitme isteği. Yaşanacak herşey bitmiş/daha hiçbir şey yaşanmamış duygusu. Durduğum yerde birçok yol ayrımı var/durduğum yer çıkmaz sokak gibi.
Akasyalar bükmüş boynunu. Salkım salkım kırık beyaz çiçeklerini uzatmışlar, bahçe duvarından içeri. Bahçenin ortasında havuz, havuzun kenarında masa, masanın başında oturan babam. Annem mutfakta, mutfakta yemek kokuları, tabak çanak sesleri. Kuşlar var ve kuşların sesine karışan, fıskıyeden gelen su sesleri.
Yorgunum, açım... Etli biber dolması kokusu sarıyor ortalığı... Açım...
Salonun ortasında her zaman olduğu gibi oturuyorum koltuğumda. Günlerdir hep aynı yerde, günlerdir hep aynı telaş içinde...
Birşeyler oluyor,
çok şeyler oluyor,
öyle çok şeyler oluyor ki hiçbir şey olmuyor gibi.
Hani derler ya; somon balıkları öleceklerini hissettiklerinde, doğdukları denize geri dönerlemiş...
Gitmelerdeyim yine ben.
Gitmelerden ziyade, derin bir muhasebe içindeyim son günlerde. Böyle olmamalıydı çoğu şey. Daha sağlam, daha doğru, daha düzgün adımlar atmalıydım!
Ev öylesine sessiz ki, düşüncelerimin uğultusunda boğuluyorum. Zamanın ayak sesini duyuyorum ayrıca. Hızla uzaklaşıyor benden.
Bahçe serin, sedir boş, hanımeli kokusunu kaybetti sanki. Tekir kedi yok uzun bir süredir. Havuzun içine attığım akşam sefaları, umudu yüklenmiyor artık minik bir sandal gibi. Başıboş dolaşıyor suyun yüzeyinde.
Derin bir yorgunluk içindeyim, gitmek istesem de yolculuğa hiç takatim kalmadı sanki!