Kızılelma bir düş veya rüya, ulaşılması zor bir hayal olarak görülse de bir ülküdür, bir amaç ve gayedir biz Türkler için. Kızılelmanıza her yaklaştığınızda, dokunup tutacak olduğunuzda daha ileri ve uzak hedefler korsunuz. Bu özellikle Oğuzlara özgüdür. Nitekim Oğuzların Orta Asya’dan Anadolu’ya, oradan Rumeli’ye geçişleri böyledir. Bir ülkü aşıldıktan sonra bir başka ırak yer hedef olarak konulur ve buraya varmak için uğraş verilir.
………………………..

İşte bu nedenlerle Sultan Alparslan’ın kızılelması Anadolu, Artuk Bey’in Kudüs, Çaka Bey’in İzmir, Kutalmış Oğlu Süleyman Şah’ınki İznik’ti. Fatih’inki İstanbul’ Yavuz’unki Mısır’dı. Sultan Dördüncü Murat’ınki Bağdat, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nınki ise Viyana’ydı. Viyana düşürülemedi ama en azından muhasara altına alındı. Kızılelma Ülküsü güdenlerin hepsi Oğuzdandı. Kimisi Kayı, Kimisi Kınık, Kimisi ise Döğer’dendi.
…………………………

Uzak ve ulaşılması zor olan ülküler toplumu diri ve zinde tutar. Birbirine bağlar, kenetlenmesini sağlar. Sorunların aşılmasında imkan verir. Her devirde bir kızılelmamız olmalıdır. Günümüzde fütuhatla olmasa da bir yer ve toprak kazanılmasa da başkaca değerler açısından, insan ve toplum değerleri bakımından bir ülkümüz, bir mefkuremiz olmalıdır.



Kemal SEYFİ
17.11.2021