Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Kıpkırmızı
Kıpkırmızı
VİP ÜYE

Zonklamalar

Yorum

Zonklamalar

6

Yorum

7

Beğeni

0,0

Puan

1186

Okunma

Okuduğunuz yazı 14.10.2021 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Zonklamalar

Zonklamalar

Şans senden yana değilse, ne yapsan olmaz bazen, kabullendik mi bunu? Daha ne isterdim şu inatçı inancımı içimden sıyırsam, aklım gibi. Ama bir yerden sonra ya alışıyorsun olmamasına, olmayacağına ya da artık hiçbir şey yapmıyorsun, susarak karşılıyorsun tüm olumsuzlukları. Bünyem tüm bunları ezberlesin istemezdim, hatta hiç görsün, bilsin istemezdim. Ama öğrendi bir kere, o kafa sükûneti de geldi oturdu içime. Kıyamet koparacağım yerlerde olan olmuşun rahatlığıyla oturuyorum öylece sessizce. Bazı durumları dikey olarak karşılayamıyorum artık. Hâlim kalmadı belki de artık, yapılacak bir şey kalmadıysa, kalmamıştır. Aşırı özlediğim şeylerin yerine artık başka varlıklarla dolduruyorum, minicik bir nefes, bir iç çekme, bir mırıldanma yetiyor, muhtemelen bunu da aklımı sınır dışı ettiğim zamanda kalbim bulup, getirdi. Ama iyi oldu. Tuhaf biçimde dizilmiş olayların bütününden geçiyor gibi bir hayat yaşıyorum. Yaşamıyorum da içinden geçiyorum gibi, zaten yeterince bunaltıcı olan hayatıma bir de yapışkan ve ağır bir hava eklenmişti.

Akşamları çatlakların arasından fırlayan birçok çeşit ama müttefik oldukları her hallerinden belli bir yığın böcek tarafından vuruluyorum, beynimin boğumlarına kadar irkiliyorum. O anda aklımda sığınacak değil, yazacak yer var sadece, yazacak, sana yazacak güvenli bir alan. Büyüttüğüm korkulardan tepetaklak düşüyorum yere, bizim evde böcekler hep tepelerde geziyor nedense. Kaybettiğim her şeyin yerine seni fazlaca yerleştirdiğim için aradığım hiçbir şeyi de bulamıyorum. Kimileri buna yaş almak der, kimileri unutmak. Benim bunlarla hiçbir ilgim yok. Aklımı elimde tutabilsem daha ne isterdim. Gündelik hayat dediğimiz karmaşanın içinden yara almadan sıyırabilirsem ne mutlu bana ama daha çok akıl sıyırmalarıyla tamamlanıyor günler. Trajikomik çelişkiler istisnasız her yanımızı sarmıştır, oysa ne çok güvenirdim bir zamanlar aklıma, içindekilere. Aklımı şaşırtan düşüncelerin içinde yuvarlanıp, durdum, bir yere kapatmak geldi kendimi, içimden. İçimden kurtarmam gerekiyordu aklıma göre. Elimde olsa, ben de kendimi dünyaya getirmezdim mesela ama yine de içimdeki her şeyi ona vermek isterdim, ne yazık ki hem onu hem kimseyi inandıracak kadar güç yok içimde. O yüzden daha çok dinlemiş, daha fazla inanmış gibi yapıyorum.

Ruhuna kadar dokunmuş birisinin gidişi, kalbinde kocaman bir boşluk bırakır ve o boşluktan dolayı kalbin hep üşür. Beni neyin hayata bağladığını hiçbir zaman tahmin edemezsiniz, tıpkı neyin öldürdüğünü de bilemeyeceğiniz gibi. Ruhumdaki güzellik bir imdat çığlığıydı, bu dünyaya ait olamadığım yerden tutundum, eğretiydim. Gerçekliğin korkunçluğundan kendini hayalin güvenli kollarına bırakırken, geride hayata bıraktığın güzelleme gibiydi her şey. İçimizde içi tükenenler oldu, içimizin de artık içi kaldırmıyordu. Sığamadığımız hayatlar oldu, gidişine özlemle baktığımız, yeminlerine inandığımız, bunca yılda içimizi parçalayan pek çok şey oldu.

Hayalet gibi yaşamıştı, canlı gibi öldü. Oysa hayaletler hiç ölmezdi. Artık bulduğunu sandığın, iştahla anlattığın, arada bozduğun, çok zaman küçülttüğün o kalbi kaybettin, yerine ne alsan yerini yadırgayacak. Emir kiplerinle gururlu kirpiklerin birbirine karıştı, işte bunu gururuna malzeme edebilirsin, iadesiz hem de. Yaşattığın her şeyin heyecanı zamanında emilmiş, harcanmış ya da kalitesizdi. Yine de süsledim onları, Görmeyince geçmiyor hiçbir şey, bilmeyince geçiyor ama.

Bazen başına gelenlere o kadar katlanamazsın ki, kaçarsın kendinden, içinden. Sanki her şey başkasının başına gelmiş gibi uzaktan, sakince izlersin. Tekerrürden ibaret bir hikâyeyi yeniden yazmaya teşebbüs etmişim, ne çok cesaretim varmış, üstelik boşuna. Bir şeyler artık çeneme vursa da, çokça konuşup, biraz rahatlasam diyorum, ama hepsi içime doluyor. Ne yapsak yapamayacağımız saatlerdeyiz. Ne istesek olmayacağını bildiğimiz zamanlarda. Bilinç aklın yolunu şaşırdı belki de ya da buna başka ne denilebilir ki? Gerçekliğin yerle bir ettiği güçlü bir karamsarlık… Belki. Güneşin tam tepemize vurduğu şu zamanlarda hiç iyi bir şey olmuyor.

Söyleyecek onca şeyim olmasına rağmen, hiçbir şey diyemedim. Sustuğuma göre kalkıp, gitmem gerekirdi, oturamadım, kalamadım da. Öyle havada asılı kalmak gibi ruhsuzca bekledim. Bazen ne hakkında yazdığımı tam olarak ben de bilmiyorum, bu bilinçsizlik, dünyanın havasındaki huzursuz edici şeylerden kaynaklanıyor. Pencerelerimden kime neydi ki? Yaşadığım şu şey; sanki kötü bir kâbusun zihnimde, parçalara ayrılarak, sürekli oyalanması gibi bir şeydi. Şu hayatta olmadığım zamanlar çok daha havalıymış. Meğer ne kadar da acıtmışım canımı, insanın kendine yapabileceği en kötü şeyi yapmışım. Başkalarının gerçekten de iyi davranabileceğini, önemseyebileceğini gördüğümde anladım içimin maruz kaldığı yanlışlığı. Böylece soğudukça soğudum. Kimsenin bir türlü kabullenmediği yalnızlığı sarmalayıp, saklıyorsun, yere göğe sığdıramıyorsun, överek bitiremiyorsun. Kalbini bitirdin, ucunu bir başka yerde büyüttün.

Toparlayamadığım yazılarıma, ruhu parçalanmış kelimeler eşlik ediyordu, bir türlü kimse bütünlenemiyordu. Tamamlanmak için buralardan, hatta bu hayattan bile gitmek gerekiyordu. Tamamlandığını zannedenlerle aynı zamanı paylaşıyorduk yalnızca, aynı hayatı, aynı acıları değil. Kimsenin bir diğerinin içinden haberi yoktu, kendi etrafımızdan kendimizi saklamış, soyutlamış, çevremize de çelikten bir kabuk çekmiş, yumurtalar gibiydik. Çıkmak tehlikeydi, azaptı, endişe ve korkuydu. O tuhaf hissiyatın içindeki sıkıntıyı tarif edemediğim günden sonra, ben niye yaşıyorum diye hiç düşünmedim bir daha. Ama niye bunları yaşadım ve neden bunları bana yaşattı dedim. Herkes hak etmediği şeyleri yaşıyordu biliyordum ama ben hep, hiç aklımda olmayan şeyler yaşamıştım. Gereksiz ve geçmişe geri döndüremeyecek türden. Üstelik sonrasında bunun telafisi bana hiçbir şekilde geri dönmeyecekti, bu daha büyük bir haksızlık değil miydi? Her gün bunları unutmak için uyanıyorum, her gece sanki aynı kâbusu görür gibi uyuyorum. İnkâr edip, yok saymak istiyorum, orada elle tutulur gibi belirgin duruyor. Firari düşüncelerimin de bir şeye yaramayacağına artık çoktan ikna olmuştum. Cehennem oradan buradan sarkan, basit ama küçük ayrıntılarda yatıyordu.

Geçmeyen zamanın içinde dakikaların içine yükleniyorduk, hayata dair anekdotlardan sıkılıyorduk. Uyduruktan anlamlar yüklemişiz şu yaşama, fazladan. Bazı dakikaları unutmak yetmiyor çünkü bazı günler de yok olsa. Yıllardır biriyle içinde büyüttüğün o kocaman dünyanın bir tek senin başına yıkılması gibi. Haksızlığın hesabını yanlış yerlerden soruyorsun. Sorman gerekenlerle arana öyle bir uzaklık koydun ki, hiçbir ah’ın yetişmiyor artık onlara. Herkesin içinin bunca rahat olması en çok seni huzursuz ediyor. Mutsuz olmamam gereken yaşta da oldukça mutsuzdum. Bu beni her yaşta huzursuz etti ama alıştım. Hatta çok arada bir an mutlu olsam şaşırdım, kaldım, ne yapacağımı bilemedim. Yadırgadım, ne de olsa dünyaya tüm mutsuzluğumla gelmiştim.

On Dört Ekim İki Bin Yirmi Bir 12:00
Nevin Akbulut

Not: Değerli Seçki Kuruluna; sonsuz teşekkür ve çok sevgimle...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Zonklamalar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zonklamalar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zonklamalar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
16.10.2021 05:27:57
Kendimi, düşünürken buldum.
Dünyası düşünce yazarın.
İstanbul bir düşünceye daldı.
Çok saygımla.
deniz-ce
deniz-ce, @deniz-ce
15.10.2021 17:42:03
“hayalet gibi yaşamıştı, canlı gibi öldü.” bu cümleyi çok sevdim özellikle.

tebrikler.

İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
15.10.2021 14:49:05
Hani derler ya ne dert , ne dünya , okuyucu okuduğu çalışmadan kendinden bir şeyler buluyor ise en güzel çalışma o , bencede en güzel bir çalışma okudum , elleme varsın herkes bizim gibi olsun , çalışmanızı kutluyorum saygılar
Ümmühan Yıldız
Ümmühan Yıldız, @ummuhanyildiz
15.10.2021 11:06:32
Ve gün yazısına, seçime içtenliğimle tebriklerimi bırakıyorum.
Ayrıca çok beğendiğimi söylemeliyim.

Kuyunuz doluyken susuzluktan, yaşadığınız iç çekişler, hüzünler, sorgulamalar yolunuzun üzerinde hep duracak gibi.

Ümmühan Yıldız
Ümmühan Yıldız, @ummuhanyildiz
15.10.2021 11:01:38
Aslında ne çok acıdır her gün kalbinin bilinmezliklere doğru gitmesi.
Toparlayamazsın gitmelerini, geriye dönmek istemez kabullenirsin.

Giden ardına bakmaz yaşar hayatını, kendi yolunu çizer.

Her gün sana doğru gelen okları sevdiğin kadar eline batan yayı tutarsın öylece.

Sonra zaman biter ve sen yaralarınla yaşlanırsın. İyileşemezsin

Hissettiklerimdi

Sevgilerimle,
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
14.10.2021 21:21:36
Kaleminizi çok seviyorum.

Özgün bir tarzınız var düşünmeye yönlendiren zaten edebiyatın muhteviyatı bu olmalı.


Yazar g/izine sahip çıkmalı ve okuyucuyu hedefe kitlemeli.

Yalın bir anlatım ama içerği de zengin


Düşünmeyi ve beyin jimnastiği yapmayı hep sevmişimdir.



İlla ki insan kendini geliştirmeli.


Selam ve sevgimle dost yazarım.


Edebiyatın adresi işte
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL