8
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1953
Okunma

Kayseri, İstanbul seferine çıkmak için hazırlık yapmakta olan otobüs şoförü ve muavinin yanına elinde büyük bir kutu ile yaklaşıp,
"Merhaba" dedi.
Şoför: genç kadına "merhaba buyurun" diye karşılık verdi.
Genç kadın "size bir emanet vereceğim bu kutuyu İstanbul’a götürmeniz mümkün mü?" diye sordu.
Şoför, "bir yolcu parası verirseniz tabii ki götürebiliriz" diye cevapladı.
Genç kadın: "otobüsün İstanbul varış saatinde ablam otogara gelip alacak. ’’dedi.
Şoförde" pekâlâ." dedi.
Önce bir yolcu parası verip kutuyu götürmeleri için teslim ettikten sonra
"Şoför Bey kutunun içinde benim kedim var lütfen onu incitmeyin ve almak için gelecek olan ablama teslim edin" dedi.
Şoför "hiç merak etmeyin hallederiz" dedikten sonra genç kadın arkasını dönüp gitti.
Kedinin olduğu kutuyu otobüsün bagajına koydular.
Ve yolculuk seferi başladı.
Dört buçuk saat yol yaptıktan sonra çay, yemek ve ihtiyaç için Konya’da
dinlenme tesislerine çektiler aracı.
Yolculara anons geçtikten sonra mola verdiler...
Şoför, muavine seslenerek " şu bagajda ki, kediye bir bakıver acıkmış susamıştır yemeğini suyunu ver" dedi.
Muavin genç: "tamam usta" dedikten sonra bir velveleyle "usta Ustaaa" diye seslendi.
Şoför: "ne oldu lan! ne bu telaşın" diye sordu.
-Muavin: ustaaaa ölmüş, ölmüş!
-Ne ölmüş lan desene ?
-Usta bagajda ki, kutuda bulunan kedi ölmüş!
-Oğlum nasıl ölmüş? Essahten mi? diyorsun
-Usta vallahi bilmiyorum havasız kalmış olabilir.
- Abov şimdi biz sahibine ne diyeceğiz oğlum ?
-Valla usta aha murdar yatıyor hayvan, ben bilemem, sen ne diyeceksen dersin artık.
Şoför ve Muavin "vah tüh eyvah" çekerken
Bir taraftan da muavinin telefonunda çalan müziğin "indim dereye taş bulamadım" sesi ve sözleri Şofürün tepesini attırır.
“Kapat lan şu türküyü!"
"Bunca sıkıntının arasında birde şarkımı dinliyorsun” der.
Muavin: "usta işimi yaparken sessiz sessiz kendim duyacağım bir ses ile dinliyordum ’aman Melekem Ahhh Melikeeee’ diye cevap verir.
Şoför, "şimdi indiririm seni dereye, eline veririm daş’ı görürsün Melike’yi hergele herif "
"Melike melike Melekemmm!! usta melike ile buluşacaktık şimdi kedi öldü diye sen izinde vermezsin,
ben nereden bileyim kedinin öldüğünü şimdi suç benim mi?" Oldu. Dedikten sonra
"Ustam melike?"
Şoför "kedi?"
Muavin, melike ile İstanbul’a ulaşınca buluşamayacağını anlayınca
-Usta aklıma bir fikir geldi ama sonra izin vereceksin değil mi?
-Şoför: "de hele, söyle bakalım nedir aklına gelen fikir?...
-Usta şu dinlenme tesislerinin lokantası var ya...
-Eeeeeee?
- Lokantanın arkasında çöplüğü var.
-Varsa ne olmuş çöplüğe?
-Usta orada kediler oluyor yemek artıklarını yemek için oradan bir kedi yakalayalım sonra bu ölü kediyi şu bahçeye gömeriz. Onun yerine de yakaladığımız kediyi kutuya bırakırız der...
-Şöfor, madem öyle çaresiziz ve de mecburuz yapacak başka bir şey yok.
Hadi bulalım bir kedi diye başlarlar gördükleri kedileri kovalamaya.
Uzun bir uğraşın sonunda elleri kolları tırmalanmış olsa da bir birlerine gülümseyerek
Sonunda bir tanesini yakalayıp kutuya koyarlar ve ölü kediyi de oracığa gömüverirler...
Şoför ve Muavin "şu başımıza gelene bak" diye söylene söylene
mola bitişini yolculara anons geçip yolculuğa devam ederler.
Arada bir Şoför muavine "evladım şu kediyi arada yoklayıver bu da ölmesin" der.
Muavin, "yok! usta yok! bu sokak kedisi, vay anasınıııı!
Beni versen yer, öldürsen gömer, valla cin gibi" baktım da der...
Neyse yolculuk biter gelirler İstanbul otogarına.
Otobüs durur durmaz orta yaşlı bir kadın.
Şoföre, "benim bir emanetim vardı. Kayseri’den bana teslim edilmesi için size bir kutu verilmişti alabilir miyim" diye gelir.
Şoför keyfi gıcır "he tamam abla bekle hemen getirelim" der.
seslenir muavine "evladım hanfendinin kutusunu getir."
Muavin kutuyu getirir.
Kadın kutuyu üzgün bir yüz ifadesi alır.
Açar ki ne görsün!
"Aman tanrım! Kedinin gözleri çildir çildir yanıyor. Kutuyu korkuyla hemen kapatır
"Aman Allah diye irkilir.
Nerede benim kızım?
Ne oldu kızıma, bu benim kızım değil!
Nerede benim kedim diye cıngar çıkararak başlar bağırmaya.
Şoför: "ablaaa sus gözünü seveyim aha burada kediniz bakın işte der...
Kadın, "hayır, hayırrrr! bu kedi benim değil!.
Şoför: "abla nasıl senin değil?"
"kadın: "bu kedi canlı benim kedim ölü idi ve bana cenazesi gönderildi ne yaptınız kedime?"
Muavin ve Şoför göz göze bakarak
"Abiiiiiii"
"Ustaaa"
dedikten sonra susarlar.
Kadın tekrar sorar
-Beyefendi ne oldu benim kedime?
-Muavin, "ablaaa ölmese iyiymiş sizin kedi, Allah rahmet eylesin. lâkin biz bir şey yapmadık. valla her şey Azrail’le kedi arasında gelişmiş bir durum, yolculukta otobüs sallandıkça dirilmiş kedi belli ki...
Kadın: "kes saçmalamayı dalga mı geçiyorsun" diye çıkışır.
-Şoför, "dinle bir abla" der ve başlarından geçen hadiseyi üzgün bir şeklide anlatmaya çalışsa da nafile
Kadın hiddetlenir. "Bana abla deme! bana abla deme!" der.
Muavin, başlar bu defa da "teyzeciğim bak dinle usta mı iki dakika Allah aşkına" deyince kadın susar!.
Şoför, "hanfendi valla kusura bakma!
Kız kardeşiniz bize ölü bir kedi verdiğini belirtmedi.
Oradan bir kedi yakaladık ve kutuya koyduk!
Biz sizin kediyi havasızlıktan öldü zannedip panikledik!
Konya’da dinlenme tesislerinin bahçesine gömdük!
Size ölü bir kedinin ne faydası olacak, Aha’n da size kanlı canlı Konya kedisi ister alın, ister satın!"
"Bak bak teyzesi gözleri de cin gibi maşallah" der. Sonrasında lafa giren muavin!...
Kadın: "ben kedimin ölüsünü istiyorum alın şunu" der ve Konya kedisini üstlerine atar!...
Kadın geldiği gibi eli boş gider.
Kedi ellerinden fırladığı gibi sokak aralarına karışır.
Muavin: "usta Kedi kaçtı" der.
Şoför bıyıklarını altından kahkaha ile gülerken koca göbeğide eşlik eder kahkasına...
Muavin şaşkın şaşkın bakar.
Şoför: "Laaaa oğlum ne bön bön bakıyorsun Konya kedi ‘sine yaradı bu yolculuk
Kedi İstanbullu oldu. Kedi İstanbullu oldu.
"De Yürü git Melike beklemesin!.."
#hüzünlükent