Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Mervan Tan
Mervan Tan

Salih.

Yorum

Salih.

1

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

1405

Okunma

Salih.

Salih.

Fakir bir ailenin çocuğuydu Salih… Daha küçücük yaşta annesini kaybetmiş, bir anda büyümek zorunda kalmıştı. Yaşı küçüktü ama omuzlarına ağır yükler binmişti. Babası sakatlanınca, evin bütün yükü en büyük çocuk olarak onun sırtına geçmişti. Fakirlik, yoksulluk, çaresizlik… Hepsi bir araya gelince geriye tek yol kalmıştı: sınırdan geçip kaçakçılık yapmak. Ama kaçakçılık dedikleri öyle sanıldığı gibi büyük işler değildi; bazen bir torba şeker, birkaç paket çay, bazen de bir bidon mazot… Yalnızca kardeşlerinin karnı doysun diye hayatını hiçe sayıyordu.

O coğrafyada yaşamak zaten başlı başına zordu. Dağlar, kar, soğuk, pusular, kurşun sesleri… Daha çocuk yaşında ölümle burun buruna gelmekti onların kaderi. Ama Salih için başka çare yoktu. Çünkü kardeşleri açtı, babası çaresizdi. O da Allah’a dua eder, sonra beyaz atının gözlerine bakar, alnından öper ve yola düşerdi. O at, sanki Salih’in kader ortağıydı. Birlikte yürürler, birlikte korkar, birlikte cesaret bulurlardı.

İlk yolculuğunu yaptığında evine sağ salim dönmüştü. Yorgun ama gururlu… Heyecanla kardeşlerine anlatmıştı dağları, karanlık yolları, askerlerin korkusunu. Küçük kardeşlerinin gözlerinde hayranlık, babasının gözlerinde umut vardı. O günden sonra Salih’in elleri ekmek tutar olmuştu. Kazandığı parayla babasının tedavisini bile üstlenmişti. Bu, onun için dünyalara bedeldi.

Aylar geçtikçe daha cesur, daha yiğit olmuştu. Korkusunu geride bırakmış, tam anlamıyla bir adam gibi davranmaya başlamıştı. Ama kardeşi Belkız, onun gözlerindeki yorgunluğu görüyordu. “Abi, yeter artık. Bırak bu işi. Korkuyorum başına bir şey gelecek,” diyordu her seferinde. Salih ise gülümseyerek “Son bir iki sefer daha, sonra bırakacağım,” derdi. O söz, Belkız’ın içine hep bir kor bırakırdı.

Ve o kara gece… Salih, içinden yükselen garip bir sıkıntıyla evden çıkmadan önce bütün kardeşlerini tek tek öptü, sarıldı. Sanki son kez görüyormuş gibi uzun uzun baktı yüzlerine. Beyaz atına binerken kalbi sıkışıyor ama yine de belli etmiyordu.

Sürünün önünde, pos bıyıkları ve heybetiyle Maruf dayı vardı. Oğlunu şehit vermiş, karısı acıya dayanamayıp aklını yitirmişti. Yüreği zaten yanmıştı, ölümü bekler gibiydi. Belki de bu yüzden korkusuzdu. Salih’e de göz kulak olurdu her zaman.

Dağların koynunda ilerlerlerken Maruf dayı tehlikeli bölgeye yaklaşınca sürüyü durdurdu. İran askerlerinin pusu kurabileceğini biliyordu. Atını önden sürdü. Salih de “Ben de geleyim dayı.” deyince, onu kıramadı, yanına aldı. İkisi önden gidip kontrol edecekti.

Ama kaderin oyunu buydu. Çalılıkların arasından gelen sürünme seslerini duyduklarında çok geçti. Tuzak vardı. Atlarını dört nala sürüp geçmek isterken kurşun yağmuruna tutuldular. Salih, beyaz atıyla birlikte yere devrildi. Göğsünden süzülen kanı elleriyle bastırmaya çalışıyor, gözlerini açıp kardeşlerini düşündü: Belkız’ın korku dolu gözleri, küçük kardeşinin henüz anlam veremediği bakışı, babasının çaresizliği… Hepsi zihninde bir film şeridi gibi geçiyordu. “Onlar bensiz ne yapacak?” diye fısıldadı.

Arkasındaki nal seslerinin kesildiğini fark eden Maruf dayı, kaçmayı düşünmedi. Salih’in yanına ulaşmak için atını geri çevirdi, kalaşnikofunu kavradı. Kurşunların arasına dalarken gözlerini Salih’den ayırmadı. Dimdik, göğüs göğüse girdi çatışmaya. Birkaç asker yere serildi, diğerleri korkuya kapıldı. Göğsüne isabet eden mermilere rağmen durmadı; son nefesine kadar Salih’e ulaşmaya çalıştı. Atıyla birlikte yere yığıldığında bile elindeki silahı bırakmadı.


Salih ve Maruf dayı, son anlarında göz göze geldiler. Ne söz kaldı, ne nefes… Yalnızca gözler anlattı her şeyi. Salih’in bakışlarında kardeşlerinin hasreti, yarım kalmış bir ömrün acısı vardı. Maruf dayının gözlerinde ise teslimiyet değil, son nefesine kadar direnmenin gururu… Salih titreyen dudaklarıyla, “Kardeşlerim…” diye fısıldadı. Maruf dayı kanlı elini Salih’in omzuna bastı, gözlerini kısmadan, dimdik bakarak, “Korkma evlat… Yalnız değilsin,” dedi.


Toprak onları bağrına bastığında, dağlar sessiz, gökyüzü karanlıktı. Adları “kaçakçı” diye anıldı, ama gerçekte onlar hayatını sevdikleri için feda eden, birbirine son nefesine kadar sahip çıkmış yiğitlerdi. Arkalarında yalnızca rüzgârın fısıltısı, beyaz atın ince kişnemesi ve gözlerden süzülen sessiz bir ağıt kaldı. İnsanların unuttuğu, ama yüreklere kazınan bir kahramanlık…


Not: Bu yazı gerçekte yaşanmış bir olaya dayanmaktadır. Olayların bazı detayları anlatımı güçlendirmek için hikâye diliyle kurgulanmıştır.

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Salih. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Salih. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Salih. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Hülya demirbaş
Hülya demirbaş, @hulyademirbas
14.12.2023 09:55:27
Kuş uçmaz kervan geçmez diyarlarda kim bilsin ki lafa gelince onlarda bizim kardeşimiz dediği salihlerin gyabında ki elin adamını ,

O Salihleri çok yakın bir tarihte Roboski katliamında topluca imha edenleride ,sistemi sorgulayan vijdan ehli ,tüm dünya halklarının kardeşliğine inanan ve sebep olan karar mercilerini Allah'a havale eden duyarlı bir kesim var bizde bunu biliyoruz ve unutursak ya akıl sağlığımız bozulmuştur, yada ahire göçmüşüz demektir.
karın tokluğuna ölenlere bin selam olsun onlar insanlık onurunun sönmeyen meşaleleri olarak gözümüzü ve yüreğimizi aydınlatmaya devam edeceklerdir her daim.allah rahmet eylesin .
Kaleminize saygılarımla.


Hülya demirbaş tarafından 14.12.2023 14:26:43 zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL