NÂRESİNDEN YÂRESİNE

Çokluklar teke indiğinde hayat sadece bir pencereden kendisini gösterir. İşte o vakit kara ile ak, gece ile gündüz, güzel ile çirkin, kâfir ile mümin hepsi bir perdenin arkasından görünür.Ruhun beşinci mevsimi gibi aynada bir aks.

Yunusun içinde ne Yunuslar var,
Bana kalan bizim Yunus yadigâr.

Kimliğimi sorarsan bu… Henüz nüfusta kaydım yok. Zülfikar’ı kuşanıp Efendi’mizin(s.a.v.) peşine düşmüş, yaveri Hak olan bir yolcuyum. Ayağımda Medine’nin tozu, mataramda Mekke’nin suyu, Hacer’in hasretiyle dönüp durdurulan, hicretten hicrana doğru Merve’yle Safa arasında say edip Cebrail aleyhisselamla selamlaşan, bayramı Kurban olan, kurbanlıklar arasında yazılan Hazreti İsmail’in topuğundan çıkan can suyuyum.

Bir bedende yekpare , varılmıyor o yare.Bakanın görmediği diyenin bilmediği dil sükutla mahşeri.
Hasılı kelam cümle gönül erleri de böyle yaparlar; zarfa değil mazrufa, zahire değil batına talepkâr.
Câhide Nur