Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ
SÜLEYMAN Lemos YILDIZ

S U S A N L I S U Y U

Yorum

S U S A N L I S U Y U

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

588

Okunma

S U S A N L I  S U Y U

S U S A N L I S U Y U

S U S A N L I ( S İ N A N L I ) S U Y U

Karamani Türkmenleri Nure Sofi önderliğinde 1256 yılında Ermenek’i başkent yaparak Karamanoğuları Beyliğin (Devleti kurar. Beyliğin lideri Nure Sofi ve oğlu Kerimüddin Karaman Bey, Anadolu’yu istila eden Moğollar ve Moğolların vesayetinde (etkisinde) kalan Selçuklu Devletiyle Hıristiyan Avrupa Devletlerinin 1096-1097 yıllarında gerçekleştirdiği Haçlı seferinden sonra Taşeli’nde mevcut kalelerde yaşayan gayrimüslim unsurları ve Kılıkya Ermenileriyle savaşarak Er menek Bölgesini güvenli hale getirir. Bu durumu gören Oğuz’un diğer boylarına mensup aşiretler/ cemaatler akın akın Ermenek Bölgesine gelip dağına, taşına ve düzüne konuşlanır. Bölgede hem konar göçer Türkmen oba sa yısı hem de nüfus yoğunluğu iyice artar. Böylece bölgenin sosyal, kültürel ve demografik, dini yapısı değişikliğe uğrar.

Nure Sofinin 1257 yılında vefatından sonra Karamani Beyliğinin yeni lideri oğlu Kerimüddin Karaman Bey olur. Karaman oğulları Beyliği, Anadolu’da kurulan diğer Türk beyliklerinin en büyüğü, en güçlüsü ve devlet organizasyon yapısında ol duğu için hami (Abi) olarak konumlanır. Selçuklu Devletinin varisi olduğu inancıyla hak iddia eder. Beyliğin Beyleri, bu a maç uğrunda cephelerde savaşa savaşa, meydanlarda vuruşa vuruşa genç yaşta şehadete erer. Nitekim Karamani Beyli ğinin /Devletinin bir asırlık sürecinde Kerimüddin Karaman Beyin torunu ve Bedreddin Mahmut Beyin oğlu Burhaneddin Musa Bey, Ermenek Beyi iken Karamaoğulları Beyliğinin 11. Beyler Beyi (Devlet Başkanı) olarak Beyliğin başına geçer.

Kerimüddin Karaman Bey torunu Burhaneddin Musa Bey, Beylik tarihine 1312-1356 yılları arasında gerek Ermenek Eyaleti Beyi ve gerekse Karaman oğulları Beyler Beyi/ Devlet Başkanı olarak damgasını vurur. Beyler Beyi Ağa beyi Nec meddin Mahmut Beyin, 1308 yılında Ermenilerle yaptığı savaşta şehadete ermesi üzerine Burhaneddin Musa Bey, Karaman Beyi olur. Amcası Bedreddin İbrahim Bey, kendisiyle taht mücadelesine girişince baskılara dayanamayarak Erme nek Eyaleti Beyi olarak tarihi sahnede yerini alır.

Ancak Bedreddin İbrahim Beyin ölümünden sonra evlatları arasında taht kavgası başlar. Taht kavgasından bunalan Türk menler, Ermenek Beyi (Emir) Burhaneddin Musa Beyi ikinci kez Beylerbeyliğine davet ederler. Böylece yeniden Karaman Beyi seçilir. Beyliğin merkezinde gerçekleşen taht kavgaların asla tasvip etmeyen ve Beyliğin geleceği için çok tehlikeli bir hareket olarak değerlendiren Musa Bey, yine kendi rızasıyla Karaman Beyliğinden feragat edip bu görevi amcasının büyük oğlu (kuzeni) Alaeddin v. Seyfeddin Süleyman Beye bırakır.

Burhaneddin Musa Bey, Alimullah bir zat-ı muhterem. Savaşçı, kavgacı kişilikten çok uzak ılımlı bir şahsiyat. Savaş meydanlarından ziyade dini ve ilmi eğitime daha çok değer verip halkın ihtiyacı olan sadakayı cariye türü eserler yaptırır. Nitekim Karaman’da bir Medrese, İmarethane ve Mersin’in Mut ilçesinde mektep, muallimhane ile Ermenek Eyalet (İl) merkezinde 1339 yılında bir medrese yaptırır. Tol Medrese olaraknan-mlanan bu eğitim yuvası medrese banisinden (yaptıran) dolayı Musa Bey Medresesi olarakta bilinir.

Ayrıca tarihi müellif Doç. Dr. Bilal Gök Hoca; “Tol Medresenin banisi Mahmut Bey oğlu Burhanettin Musa Bey tara fındanErmenek/ Lamos (Lemos) köyüne 1340-1344 yılları arasında bir cami yaptırıldığı Ve;
“ Vakf-ı Camii lamus inşa-i Musa Bey min al- i Karaman” ve
“ Vakfı Camii der-karye-i Lamus bina-i Paşa Musa Beğ an- ümera-i Karaman”
kaydından anlaşıldığını belirtir. Ayrıca Sanat Tarihçi-Yazar,ressam Halit Bardakçı Hocamızda (Benimde Karaman Lisesin den öğretmenim) Lamos Musa Paşa Beğ camii konusunda aynı içerikte açıklama yapar.

Aslında Burhaneddin Emir Musa Paşa Bey’in adına yaptırdığı Lamos Musa Paşa Beğ Camisi bölgenin selahattin, Cumayı kebir Camisi konumundadır. 1350 li yıllarda günümüzde Sarıveliler ilçesine bağlı tüm köyler (Başdere/ Sarıveliler hariç), konar göçer Türkmenlerin mezrası/ oba yeri konumundadır. Türkmen obaları henüz yerleşik düzene geçmemiştir. Tarihi süreci antik çağa kadar uzandığı için yörenin tek yerleşim yeri olarak Lamos köyü /karyesi görülmektedir. Lamos Musa Paşa Beğ Camisinin yanında Paşa Zaviyesi de bulunur. Bu zaviyede Burhaneddin Musa Beyin eseridir. Zaman içinde köyde bü Paşa zaviyesinden başka Lamos’ta cemaat adına üç Zaviye daha hizmet verir.

Vakti devrinde bu zaviyeler büyük önem arz eder. Daran, Fariske, Başdere (Sarıvelile) ve Lamos dörtgeni içinde yer alan önemli taban arazileri, Fariske Çayı kenarındaki Hacalardı mevkisi ve çesitli akarlar, Ermenek Tol (Musa Paşa) Medre sesi, Karaman (Larende) Hacı Alaeddin Medresesi ve Lamos Emir Musa Paşa Beğ Camiine ait vakıfların mülkiyetinde dir.

(Yinede Lamos’un ve Türkmen yerleşimi mezraların kalan verimli arazileri ,kaynak su gözeleri 1516 yılında Mehmed Çelebi v. Ahmet Beye, yıllık 11.000- Akçe bedelle Ber-vech-i Zeamet (Özel vergiyle) sistemiyle verildiği görülür. (Zeamet: Yıllık geliri: 99.999 akçeyi aşmayan Padişah arazi sini işleten kişidir.)

Beyler Beyi Burhanettin Musa Beğ adına Lamos Köyüne yörenin selahattin bir Cuma Camisi (Camiyi Kebir) ve yanı na Paşa Zaviyesi 1344 yılında yaptırılır. Bu sadakayı cariyelerin (hayratlar) su ihtiyacı da temin edilir. Zira cami ve zaviye nin yapıldığı mekan doğal su kayna ğına çok uzaktır. Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi’nin deyi miyle, “Lamos’un doğusun da bulunan Lamur” (HacıOmar) tepesine çok yakın İkioluk mevkisinden sağlanan doğal kaynak suyu, çömlek borular için de köyün Tepecik mevkisine yapılan depoya getirilir. Cami ve Paşa Za viyesi ile köy çeşmelerine buradan dağıtım yapılarak su ihtiyacı karşılanır. Zaman için de bu suyun yeterli olmaması üzerine yeni çareler üretilmeye ve kaynak suyu aranır.

Nihayetinde Uğurlu Körüstanı Zenonopolis’in batı yamacında bulunan “Susanlı() / Sinanlı” mevkisinde ( Uğurlu köy statüsünde olmadığı için su arazisi Lamos Köyü arazisidir) bulunan kaynak suyu, takribi 6 km.lik arazide açılan toprak ark içinde Lamos’a akıtılır. Bu toprak su arkı, Susanlı’dan başlayıp, Arıkaltı, Kaledöşeği, Duvarardı, Akyar, Kasımoluğu, Beğ yeri ve Gedevet Cevizi, Kerime Pınarı mevkilerini geçerek köy içine kadar ulaşır. Bu arığın emarelerine günümüzde rastla nılmaktadır. Böylece cami ile Lamos’un ekilebilir tüm arazileri suya kavuşur. Bereketli topraklarda yaz süresince yaşanılan bahçeler oluşturulur. Aslında su arkının geçtiği tüm araziler, söz edilen medreselerin vakfiyesidir. Yıllar ve a sırlar su gibi akıp geçtikçe Vakıf/ Vakfiyeler mana değerinden çok şey kaybeder. Beytülmal niteliğindeki taşınmazlarının mülkiyetleri şa hısların sahipliğine geçer. Böylece insanların yer üstü akarlar için kullandığı vicdani tasarrufları, şahıslar lehine değişikliğe uğrayınca vakıflar mana değeriyle birlikte kaybolur.

Sarıveliler, 1990 yılında İlçe olduğu vakit idari yönden bağlanan tüm köyler (Tarihi derinlikleri olduğu için Başdere ve Lamos hariç) bölgeye yerleşen Türkmenler tarafından kurulmuştur. Lamos ve Başdere’de yaşayan gayrimüslimler, köy lerin çevresine yerleşen Türkmen soyundan perakende obalarınmensuplarınca asimile edilmiştir.) Esasında Başdere hav zası, Türkmenlerin ilk kez yerleştiği bir yer olup daha sonra 1500 lü yıllarda Sarıveliler ve Adiller şeklinde ayrışmışlardır. Uğurlu Köyü’de konar, göçerlerin ilk kez yerleştiği bir yer olup Türkmen obaları köyüdür.

Uğurlu’da 1500’ lü yıllardan sonra iskan edilen oba sakinlerinde artış kaydedilir. Türkmenler yerleşik düzene geçince mevcut ekili taban arazileri kifayet etmez, su kaynakları yetmez hale gelir. Konar göçerlikten yerleşik düzene geçen Türk menler, hayvancılığın yanı sıra ziraatle daha çok uğraşmaya başlar. Topraklarından kaynayan suyun, kendi ihtiyaçları du rurken göz göre göre altı km. ırak ta olan başka bir yere (Lamos’a) akmasını ve orayı mümbit hale getirmesini asla kabul lenmez, içlerine sindiremezler.

Zaman içinde Lamos ile Uğurlu sakinleri arasında su için sürtüşmeler başlayınca Lamos’a akan Susanlı Suyu’nun arkında yer yer yıkılma, suyun Uğurlu Köyü arazilerine çevrilmesi sonucu günlerce süren su kesintisi.. vb. gibi hadiseler yaşanır. Bu durum Lamos ile Uğurlu arasında dönemsel gerginlikleri iyice artırır. Zira su yun düzenli akmaması sonucu Lamos’un bağ ve bahçelerinde kuraklık baş gösterir. Uğurlu halkı Susanlı Suyu ile yetiştirdikleri mısır (darı), fasulye ve diğer sebze ve kuru bakliyatı yoklukla boğuşan Lamos’lu lara satarak onların taban arazilerinin mülkiyetini değişmeye/ almaya başlar. Aslında Uğurlu Köyü sınırı, bu yıllarda “Köy Gediği ve Tilki Deliği” mıntıkasında son bulurken sözü edilen değişim (Yiyecekle/ Arazi tırampası) sonucu Uğurlu sakinleri Lamos’un Beğyeri mevkisine kadar ulaşıp mülk sahibi olur. Her iki köyde suyun getirisi ve götürüsü en belirgin şekilde yaşanır. Böylece susuz yaşam yeniden şekillenir.

Uğurlu Köyünden Maliye Bakanlığından emekli Gn. Müdür yrd. ve Ye minli Mali Müşavir Sn. Ahmet Alagöz’ün; Annesi sofu kızı Fadime’nin soy kütüğünden (secere) akrabası Hüseyin Yüksel’in anı defterinde:
“Günder Köyü doğusunda, Fariske Çayının Lamos tarafı kenarına su değirmenin ilk kez yaptıran ve ticaretle uğraşan Uğurlu’lu Abidin Ağa (Ölümü:1829 yılı), Susanlı Suyu ihtilafında iki köyü uzlaştırır. Susanlı Suyunun her gün muntazam Lamos’a akması, kesintiye uğratılmaması konusunda iki köy arasında anlaşma sağlanır. Böylece Lamos sakinleri kuraklık tan kurtulup rahat bir nefes alır. Abidin Ağa rahmetli olunca Lamos mezarlığına defin edildiği.” notu yazılı olduğun belirtir. Ancak yıllar ilerledikçe iki köy arasında Susanlı Suyu sorunu hararetin kaybetmeden sürer. Zira Su, her iki köy için gerçek bir hayatın başlangıcıdır.

Ermenek Kazası, 1920 yılında Silifke yerine yeniden Konya İline idari yön den bağlanırken taşrada iki nahiyesi görü lür. Nevahi Nahiyesinin merkezi de Bednam/ Halimiye (Tepebaşı) yerine Davdas (Üzümlü) olarak belirtilir. Bu sürede La mos’un köklü ailelerinden Gadızade Mustafa Öztürk’ün babası Gadı Meh met Efendi, Davdas’ta Gadılık görevinde bulu nur. Davdas Gadısı Mehmet Efendinin torunu, Lamos Köyünden 1930 doğumlu Mustafa oğlu Abdurrahan Öztürk; “-Amcası Gadı Mehmet oğlu Hakim/ Gadı Abdullah Öztürk’ün, (1960 yılından sonra avukat, siyasetçi, devlet adamı, bakan Seyfi Öztürk’ün babası) Cumhuriyet kurulmadan önce İstanbul Medreselerinde tahsilini tamamladıktan sonra çeşitli il ve Yalvaç.. gibi ilçelerin yanı sıra Ermenek’te Kadılık /Hakimlik yaptığını” belirtir.

Lamos ve Uğurlu köyleri arasında sürdürülen “Susanlı Suyu mülkiyeti sorunu,” Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda U ğurlu Köyü sakini ve 1926 yılında köy muhtarı Halit Aksungur (
) Ermenek Adliyesinde dava açarak mahkeme lik haline getirir. Susanlı Suyu sorunu mahkemeye verildiği yıllarda da Abdullah Öztürk Ermenek Hakimi olarak görevlidir. Bu dava ya da o hakimlik ederek karar verecektir. Hakimin kararı; Ya Davacı tarafın karardan öncesi hakime bağlı endişeleri haklı çıkaracak. Ya da Davalı tarafta şoven duygu sonucu senelerce süren bir hoşnutsuzluk meydana getirecek nitelikte olabile cektir. Bu sonuçtan asla kaçış yoktur. Mahkeme Kararının bu yönde sonuç ürettiği yıllar sonra görülür. Lamos’lu Hakim Ab dullah Öztürk, konuyu tanık ve delilleriyle inceler. Dava konusu Susanlı Suyu’ nun yerden kaynadığı mekan ve suyun kulla nıldığı Lamos Köyü bilmediği, yabancısı olduğu bir yöre değildir. Her iki köyün sakinlerini ve su yun yeryüzüne çıktığı me kan ile tarımda kullanıldığı araziyi ve suyun yaratacağı ekonomik katma değer ile sosyal faydayı iyi değerlendirir.

Susanlı Suyu davasına Lamos Köyünden Hüseyin Okumuş’un kardeşi Lamos cami İmamı Ahmet Okumuş müdahil o lur. Hüseyin Okumuş Efendi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakın silah arkadaşlarından Karamanlı Kazım Karabekir Pa şa’nın maiyetinde bulunan bir zabit/ subaydır. Köyüne döndükten sonra Lamos Musa Paşa Beğ Camiinde imamlık yapan ve aynı zamanda camiye ait vakıfları idare edip tasarrufta bulunan kardeşi Ahmet Okumuş nezdinde etkin olduğu gibi ay nı zamanda Ermenek adlivesi,,askeri çevrelerce sözü dinlenen eşraf bir şahsiyettir.

Susanlı Suyu Davası birkaç yıl sürer. Hakim Abdullah Öztürk gerekli duruşmayı ve incelemeyi yaptıktan sonra konu ile ilgili kararını açıklar. Karara göre:
“Susanlı Suyu haftanın Dört günü Lamos Köyüne ve Üç günü Uğurlu Köyüne akacaktır.” Lamos’lu Ahmet Okumuş Efendi bu kararı beğenmez ve itiraz eder. “-Susanlı Suyu, haftanın her günü Lamos’a akacaktır. Böyle bir karar verilmezse haftada dört gün akmasını asla kabul etmiyoruz,Ya Hep Ya Hiç"der.
hme Efendinin bu beyanı üzerine Hakim Abdullah Öztürk; “-Ahöet Efendiye en son görüşünü bir kez daha sorar ve aynı cevabı alınca kesin kararı açıklar.
“-Susanlı Suyu haftanın her günü Uğurlu Köyüne akacaktır. Hayırlı olsun” der. Böylece Susanlı Suyu’nun mülkiyeti konusunda adli makamlar son sözü söyleyince su, Uğurlu Köyünün olur. Hakim, kararıyla konuşur.

Lamos’lu Hakim Abdullah Öztürk’ün su kararını vermesinden sonra 1934 yılında Ermenek Hükümet binasında yan gın çıkar. Bu yangında Ermenek’in adli ve tarihi sürecine yönelik tüm kıymetli evraklar yanıp kül olur. Susanlı Suyu kararı da bunların içerisinde olduğu sanılmaktadır. Lamos sakinleri bu kararı yangından sonra bir da ha araştırmaz, takip etmez. Konuyu sineye çekerler ve su mülkiyeti davası yaşanmış bir hikaye olarak tozlu raflarda yerini alır.

Su kaynakları yönünden coğrafik yapısına göre imkani kıt olan ve mümbit taban arazilerini hem sulamak hem de sakinle rinin içme suyu ihtiyacını temin etmek için Lemos Esenepe’lilern su arama savaşa aynı hızla devam etmektedir. Her su ara ma çalışması binbir hikayeyi barındırır. Susanlı suyu hikayesini tarıhe not düşme açısından yazmak bize düştü.

Susanlı Suyu, günümüzde Uğurlu Köyünün içme suyu ihtiyacını karşılar. Lamos Köyü içme, sulama su ihtiyacını ha len başka kaynaklardan temin etme çabası içindedir.
Lamos ve Uğurlu sakinleri kardeşçe, bir ve iri yaşamlarını sürdürmektedir.

Ne mutlu soydaş ve kardeşlerin; Bir, İri ve Diri olmasına. Selam ve saygılarımla


(
-Lamos: Tarihi süreçte; Lemos, Lamus, Lamıs, Lamas olarak söylenir.)
( -Susanlı: Tarihi süreçte; “Sinanlı, Sinan Gediği” olarak mevkilendirilmiş.)
(
*- H.Aksungur oğlu Ali Aksungur,1944 y.da Lamos’un ikinci öğretmeni olur.)

Şubat/2021
Süleyman YILDIZ
(Lemos5303)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
S u s a n l ı s u y u Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz S u s a n l ı s u y u yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
S U S A N L I S U Y U yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL