Kadin ellilerini askin fakat kendi karakterini disina naksetmis biriydi. Beyaz saclarini turkuaz bir tacla geriye atmisti, beyaz elbisesindeki turkuaz cicek nakislari onun elinden ciktigini tacindaki mavi boncuklarla kanitlar gibiydi. Hadi balkona cikalim dedi. Cay fokurduyordu. Gunun ilk isiklariyla kasaba aydinlanmaya baslamisti. Hanimeli, yasemin kokusu sokaklarda enfes izler birakarak ruzgara eslik ediyordu. Derin bir nefes cektim sanki derin bir karanliktan uyanir gibi. Yasamak bu dedim icimde oylesine cok tekrar etmisim ki ardimdan bir ses bana eslik etti evet bu dedi. Siz gencsiniz anliyorum ama genclikte boylesine somurulmez ki... Yaslica kadin masaya Egeye has kahvalti tepsisiyle geldi. Esimle tanismissiniz dedi. Gulumsedim. Evet tanistik cumlelerimiz ayni sokagin kosesinde gozgoze geldi dedim. Hep birlikte gulumsedik. Duvarlara tirmanan sarmasiklarla yarisir halde rengarenk mor, eflatun, pembe cicekleriyle eslik eden gune zeytinyagiyla harmanlanmis kahvalti tabagina ve recele ekmegimi bandim. Sanki bir yabanci degil de anne ve babamla dertlesiyor gibiydim. Onlarda dertlesmek istemislerdi. Istanbuldan kactin ha dedi kadin. En iyisini yaptin kizim dedi dizime sicacik avucunu koydu. Bir cay daha ister misin? Isterim dedim. Gozyaslarima engel olamadim, affedin agliyorum arinmak belki bu dedim. Etkisi bu kadar hizli, oysa aylardir aglayamadim ama saclarim beyazladi... Cok sigara ictim. N’olur affedin dedim. Ne icin sigara icin mi dedi kadin? Hayir degil de bu halim icin. Dert etme burada iyileseceksin. Burada aglak suratlilara yer yok dedi cenemi ufakca dokundu iceri gecti. Ruzgar canlarinin sesi donup dolasan hanimeli, yasemin... Oh Allah’im... Oylece sandalyeye yaslanip basimi geri attim. Gunu yasamak Benim elimde dedim. Icimde ucan, carpisip yine havalanan kuslari serbest birakmaya kararliydim. O karmakarisik, sisli kenti tum ruhumla terk etmistim.