Emile Zola 1840’da Paris’de doğuyor. 62 Yıllık ömrüne onlarca roman sığdırıyor. Gerçekçi akımının yazarlarındandır. Olayları saptırmadan yalın bir şekilde yazar. Romanın 742 sayfa olması sizi korkutmasın. İlk yaprağını kaldırdığınızda kitabı elinizden bırakamazsınız. Yazarı o kadar kalın yazdığına göre bize de okumak düşer. Roman bittiğinde o yıllardaki Fransa’nın ne denli sosyal çalkantılar içerisinde olduğunu anlayacaksınız. Şahsen ben kendi ülkemin bugünkü duumuyla mukayese etmek zorunda kaldım. Sanki kendi ülkemin içindeki vaziyetleri ayan beyan anlatıyordu. Romanın özeti kısaca şöyle: Kilisede din eğitimi alan ilkokul öğrencilerinden birine tecavüz edilip öldürülür. Cinayet, laik okuldaki yahudi bir öğretmenin üzerine atışır. O zamanki katoliklerin baskısıyla öğretmen mahkum edilir. Laik okuldaki bir başka öğretmen Marc, öğretmen arkadaşına yapılanın komplo olduğunu söyleyerek gerçeğin peşine düşer. Yıllar geçer kilisenin bağnaz fikirleriyle laik düşünce arasındaki çatışmalar kıyasıya devam eder. Laik öğretmen, toplumu din baskısından kurtarmak için ölümüne mücadele eder. Bu süre içerisinde dinin etkisi altında papazlara biat eden kendi ailesiyle de araları zamanla açılmasına rağmen direnerek onları papazların karanlık gücünden kurtarır. Yıllar geçer 2. nesil büyümüştür, öğretmenler mevcut iktidar tarafından sağa sola sürgün edilirler. Yahudi öğretmen iki kez yargılanmasına rağmen suçlu bulunur. Ama gerçek er geç ortaya çıkar zamanla. Nihayetinde katilin bir papaz olduğu günyüzüne çıkar.Çok sancılı geçen toplumsal olaylardan sonra dinin uyutucu biat edici etkisini toplum terk eder.Özgür, adaletli ilme dayalı bir eğitim sistemiyle toplum huzurlu bir halde yoluna devam ederken tabi ki geride sancılı bir bedel ödemiş olmaktan kendini kurtamıyor. Bütün zorlukların üstesinden gelinmesi ve de aydınlık günlere kavuşulması gözüpek eğitimcilerin kendi hayatlarını feda edercesine mücadele etmeleriyle olmuştur. Yani bedel ödeyerek. Sade bir dille yazılmış, akıcı bir eser olup roman sevdalılarına tavsiye olunur.