3
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
919
Okunma

NİHA-İ GECELER
Şiddetle sancılanıyor hanelerimiz, buz kesiği yaralar hiç iyileşmiyor, geceli hüzünler estiriyor her yanımız, kahır dolu nefesimizle ciğerlerimiz üşümüş, kan revan içindeki sızılar dokularımıza işlemiş, ıssızlığın damlacıkları içimize süzülmüşken, sarhoşum, sarhoş...
Uzunca bir esinti, geldi geçti penceremizden, göklere doğru uçtu mutluluk, artık huzur bize çok uzakta...
Yüreklerdeki cinayetlerde biriken her cümlede gözler kararmış, sıkıntılar birikmiş, tümden kaybedilmiş yarınlar olmadan, bitsin bu niha-i geceler...
Hayat çok acımasız olmuş, yüreklerimiz üşümüş, çığlıklar her yerimizi kaplamış, içimizin derinliklerindeki masum gülüşlerimiz ezilmiş, inceden inceye hayaller yaşanmış, bir çizgi taşıyla silinmişken huzur, kapalı kapılar ardı ardına kararmışken gözlerimiz, yaralarla şiire karışmış aşklara dokunmuş gibiyiz...
Umulmadık bir anda bölünmüş tüm uykular, niha-i gecelerde yüreklere atılan ateş, benliğimizi yakmış, odalarımıza hüzün akmış, perdeler kapanarak mateme bürümüş insanlar, hüzne bulanmış kentler, günahsız canlara yapışmış feryatlar, ebedi uyku hediye edilmişken ruhlara, ansızın çalan siren sesleriyle uyanmış şehr-i diyarlar...
Sisli bir havanın zemheri yağmurlarında çırpınırken, umulmadık anda göçüp gitmiş sevdiklerimiz. Zaman, tüm değerlerimizi alıp götürmüş farkında olmadan...
Öyle bir zaman gelir ki, insan, bir anda hatalarıyla karşılaşır, vazgeçemeyeceğimiz güzellikleri yitirdiğimizi hisseder, hayatın ne denli kayıplar verdiğini görür, iş işten geçtikten sonra kaybedilen değerler derin yarıklar açar yüreklerde ve hiç dinmeyen acı gerçeklerle yüzleşir dururuz!..
Salına salına geçerken eylül, bu yazıyı yazan eller toprak olacak, vakitler söz dinlemeyecek, nefesler tutulmuşken, zaman bile yetmeyecek, nice büyük sevgiler toprağa karışacak...
Şimdi! Yaralarla uğraşmayı bırakmalı, zamanı derlemeye bakmalı, insanlara sevgiyi aşılayarak, gerekirse, yurt için ölümü göze alarak, barış içinde kaynaşarak, yaşamayı benimseyelim, ne dersiniz?
Mehmet Öksüz