1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
429
Okunma
Gidilen her yolun mutlaka dönüşe gebe oluşu ne denli doğrudur. Peki her gidiş gerçekte bir yola çıkar mı?Hangi güzergaha hangi yolla gideceğini nasıl bilebilir insan? Peki yanlış çıkan yol gidilen yol emekleri karşılamayınca ne kadar sarsılır insan. Seçim yaparken nasıl düşünmeli insan. Hangi koşulda kimi bulmalı yol gösterecek? Yine zor sorular sorar oldum ama bu kez de bunlar ile başladım yolculuğa.
Ah bilinmez anlaşılmaz bir varlığın hatta bilinmezliğin ta kendisine meftun olmuş insan. Anlatılamaz yaşanamaz bir filmin seyrine dalmış insan ne ile neler ile kandırmışsın kendini de yaşamaya çalışır olmuşsun. Ama sadece yaşadığını zannetmiş seyretmekle yetinmişsin o kadar. Maneviyat maddiyat ile rol değiştirmiş değer denen bir şey kalmamış. Sahi değer ahlak denen olguları nerede yitirdiğini bilir misin? Ne oldu seni de çaldı tüm çıkar ilişkileri söylesene masum çocukluğum resmi nerede şimdi? Huzurun yalnızlığına sığınmak ne ara seni bağlar olmuş. Hangi mahrem duyguların tutsaklığında yitirdin o süt kokan tertemiz düşleri söylesene!
Ey insanlık statüsünde kendini kaybetmiş varlık belirsiz savaşların hangi denizinde demlendi kişiliğin. Kimin pençesi altında can verdi tüm saf düşüncelerin korkak çırpınışları? Ah insanoğlu kendinden bile bedbaht kalmış zavallı yitirilmişlik abidesi sen ne ara kendi özünden vazgeçip özümsediğini zannettiğin çaresiz hastalığın dermanını arar oldun? Hangi yalnızlığın rıhtımında kimin gitar sesine meftun olup gecenin yalnızlığında tükettin veryansın nöbetlerini?
En iyisi susayım ben. ne buna cevap verecek biri var karşımda. Nede bunları gerçekten soracak bir ben var bende. Bende ne olduğumu nerede olduğumu hatta kim olduğumu unutmuş bir avare berduşum işte...
...İPEK KALKAN...