- 549 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
54 yıl
54 yıl önce iki kişiyle başladı bu hikaye
Erzurum’lu yağız bir delikanlının 60 ihtilali sonrası Manisa’nın Keçiliköy Mahallesine ilkokul öğretmeni olarak atanması ile başladı
Doğduğu günden beri doğu illerinde yaşayan bu delikanlının ilk kez geldiği batının bu köyünde, aldığı üst düzey eğitimi, mertliği ve dürüstlüğü sayesinde kendini kabul ettirmesi fazla zaman almadı.
Tercanlı bir ağa kızının asaletli ve tüm serveti olan dürüstlüğü ile nam yapmış İspirli bir Ziraat Bankası personelinin cesaretli duruşunu bünyesinde barındırmış ailenin ikinci çocuğu olan bu yağız delikanlı, tek dersliği olan Keçiliköy ilkokulunda 1. Sınıftan 5. Sınıfa kadar tüm öğrencilere eğitim verebilecek kadar da becerikliydi aynı zamanda.
Koyu bir Beşiktaş taraftarı olması yanında arkadaşları tarafından lakabı ‘’santrafor’’ olan bu delikanlının pek çok becerikli özelliği yanında; gönül çalma konusunda oldukça beceriksiz olmasına rağmen; o kor gibi, o kocaman sevgi dolu yüreği ve o çocuk gülüşüyle köyün en alımlı ve aynı zamanda en delikanlı güzelinin kovayla eve su taşımak için çeşmebaşına geldiği bir gün kalbini çalmayı başarması ile başlamıştır bu kocaman hikaye.
Çok uzaklardan gelen bu delikanlının köyün en güzel kızına talip olması, zaten tutucu olan köyün ileri gelenlerinin daha da tutucu olmasına ve sonrasında maalesef insanoğlunun her işleri yolunda gitmediğinde giydiği en iğrenç giysi olan dedikodu kostümüne bürünmesi ile çeşme başında başlayan bu pırıl pırıl aşk biranda gölgelenmeye başlamıştır.
Tek başına koca bir köy ile mücadele etmeye çalışan delikanlıya destek olan tek kişi, Trabzon’ dan gelip bu köyden evlenen yine bir doğu insanıdır.Delikanlının aşkı için mücadele ettiği bir diğer cephe de kendi ailesidir.Bir ağa kızı olan annesi eğitimli oğluna Tercan’ ın ileri gelenlerin kızlarından hangisini alacağını düşünürken, delikanlı dünyanın öbür ucunda bir köylü kızına gönlünü kaptırmıştır ve gözü hiçbir şeyi görmemektedir.
Tüm bu keşmekeş içinde delikanlı kontrollü duygusallığı, mertliği ve sebatı ile oturup düşünmüş ve öncelikle ikna etmesi gereken kişinin annesi olduğuna karar verip, sevdalandığı köylü güzeli ile konuşamadığından ve başka kimseye de haber vermeden Tercan ın yolunu tutmuştur.
Ailesini ikna etme süreci sancılı olan delikanlı sevdiğinden uzakta hesapladığından daha uzun süre kalmış ve bu da köyün en güzel kızını yine aynı iğrenç insanların çıkardığı dedikodular karşısında zor durumda bırakmıştır.Bu sıkıntılı durumun haberini kendisine tek destek olan dostundan alan Erzurumlu yiğit delikanlı, eli eline dokunmadığı, uzaktan birbirlerini görerek karşılıklı gönüllerini kaptırdıkları sevdiğine önden bir mektup yazarak birkaç gün sonrasında da o devrimci kişiliği ile ailesine rest çekerek vurmuştur kendini Tercan’ dan Keçiliköy’e uzanan 3 günlük yola.
Delikanlının yazdığı o mektupta Bekir Sıtkı Erdoğan ın o ayrılıklara merhem olan şiiri vardır.
‘’Kara gözlüm efkarlanma gül gayri
İbibikler öter ötmez ordayım.
Mektubunda diyorsun ki gel gayrı
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım’’
Mektup delikanlıdan önce sevdiğine ulaşır ve köylü kızı delikanlıya bir kez daha aşık olur.Burada şunu söylemeden geçmek olmaz.İbibik kuşu Roma ve Yunan mitolojisinde adı geçen bir kuştur ve bu kuş eşini o kadar sever ki, eşi öldükten sonra bile bir başkası ile birlikte olmaz.
54 yıl önce iki kişiyle başladı bu hikaye.
Şimdi 16 kişi.
Erzurumlu o yağız delikanlı yok.
Fakat o destansı hikayesi,
O zorluklara karşı asil duruşu,
O her başımız sıkıştığında başvurduğumuz o öğretileri hep yanıbaşımızda
Yüzünde o devrimci çocuksu gülümsemesi ile…
YORUMLAR
Ozan Aşık Veysel;
"Seversin, kavuşamazsın, aşk olur." demiş bir yorumunda...
Bugüne kadar aşkın tanımını tam olarak anlatan birini görmedim, ve de okumadım. Erzurumlu (Bu arada 42 yıl önce ben de Erzurum Pasinler'de öğretmenlik yaptım) yağız delikanlının Manisa'ya gitmesi, mücadeleler sonucunda sevdiği delikanlı kıza kavuşmaları ilahi bir kader olarak görüyorum. Değerli meslektaşım Serap IRKÖRÜCÜ hanım efendi kardeşim, " ..... karşılaşmanın tesadüf olmadığını düşünenlerdenim. " demiş, ikisi de aynı yola çıkar Erdal Bey kardeşim.
Edebi cümlelerle yazılan sade bir anlatım, tebrikler efendim...
erdal güvenli
aşkın tanımını büyük üstad Yaşar Kemal in cenazesinde
Adnan Yücel in yazdığı Haydar Ertem in seslendirdiği "yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek" şiir aşkın yüce anlamını ne kadar da güzel vermiş
https://www.youtube.com/watch?v=sxujApSaX9I
Ben her karşılaşmanın tesadüf olmadığını düşünenlerdenim. 'Karma' benim yaşamı bütüncül değerlendirmemi çok güzel tamamlıyor.
İhtimaldir k, 'Büyük Kartal' kaderinin peşinden ve karmasını bulmaya gitmiş... Aynı ülke içnide bile olsa farklı kültürlerin birbirini kabul etmesi çok kolay değildir. Hele o yıllarda!.. Gençler bu karmaşayı çözerler de aileler 'zincirlerini' kolay kolay kıramazlar. Sırf bu nedenle tertemiz ne aşklar yaşanamadan bitti, ya da kana bulandı.
Sizin örnekledikleriniz en azından mücadeleleri kazanmış ve mutlu sona ulaşmışlar.
Anlatım şiirsel, konu satansal, okumak çok keyifliydi.
Kaleminize sağlık Erdal Bey, Kutlarım...
"Erzurumlu o yağız delikanlı"nın mekanı cennet olsun.
Saygılarımla...
erdal güvenli
güzel ülkemizde maalesef geliştiremediğimiz bir handikapımızdır sevginin anlamını bilememek
teşekkür ederim serap hocam
Ardında çam, meşe ağaçlarından bir orman.
Dizlerine kadar çekilmiş nakışlı çoraplar.
Başındaki fesinin püskülü yavuklusunun verdiği
gül oyalı çember.Bıyıklar burmalı.
Elinde saz oturmuş bir tepenin başına, bu aşkın yanık türküsünü çalıp
söylüyor. Karşısında öten ibibik kuşları türküye eşlik ediyor.
İşte bu aşk hikayesinin fonu.
Yok böyle bir şey deme Gartal.
Hissederek okuyan herkes görür bunu...
Öperim yüreğinden, kaleminden.
erdal güvenli
kocaman sarılıyorum sana
Ben hikayeler
Batı'dan Doğu'ya gidince başlar sanıyordum.
Demek ki önceden
Doğu 'dan Batı'ya gidince yazılırmış.
Gerçi yönlerin, konumların
Çok da önemli olduğunu düşünmüyorum
Hikayenin konusu hayattan olunca.
Aşk,çok sihirli bir kelime.
Kimisinin ellerinde kristal bir küreye dönüşüyor.
Kimisinde taşlaşıyor,
Yosun tutuyor bazısında.
Geçenlerde haberlerde
Genç çiftlerin intiharını okudum.
Aileler evlenmelerine karşı çıkınca
Atmışlar kendilerini serin sulara.
Boğularak veda ettiler.
Onları bulduklarında
El eleydiler.
(Tanrı onları öte alemde kavuştursun.🙏)
Eski mücadele ruhu da
Yok şimdi gençlerimizde.
Fakat kahramanınız da
O zamanların gençleri gibi
Boyun eğmemiş,
Kavuşmuş sevdiğine.
Yaşanmış hikayeler,
Bir de böyle güzel sonla bitince,
Böyle de güzel yazılınca,
Tadından geçilmiyor.
Ellerinize sağlık.
Sevgiyle.
erdal güvenli
ne güzel söylediniz
destekleyici yorumunuz için teşekkürler