4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
656
Okunma
Sabah çok erken bir saatte uyandım. Yalnız yaşıyorum , geceleri korktuğum için televizyonu ve ışığı açık bırakıyorum. Geceleri sık sık uyanırım ve o tepemdeki ışığın gözlerimi açar açmaz gözbebeklerime açtığı savaşı tahmin bile edemezsiniz . Ya ışığa fazla duyarlıydım ya da ışığın benimle bir kavgası vardı ya da beni çok seviyordu ki "Açma gözlerini uyu , uyu ki benim gözlerine verdiğim acıyı kalbinde hissetme. " Sanırım uyuduğum zaman acılarımın hafiflediğini düşünüyordu o da benim gibi.
Uyandığımda kulağımı tırmalayan televizyonun sesini kestim hemen. 10 dakika kadar duvardaki izleri izledim ne çok iz , anı, varmış. Yıllardır ailemle bu evde yaşıyoruz . Onlar şehir dışında olduğu için yalnız kaldığım evde ilk defa bu kadar fazla gözüme çarptı anılar. Her gün kaçıp uzaklaşmak istediğim evde ne de çok anım varmış. Burda kalmak için anılarım yeterli miydi ?
Aslında yalnız kaldığım süreçte evden gitmeyi hiç istemedim sanırım ben ailemden gitmek istiyordum. Çünkü bir üvey anne iki üvey kardeş ve babamla yaşıyordum. Ve bu anne ve kardeş kelimesinin önündeki"üvey"kadar fazla geliyordu bana.
Bu gün üzerimde fazlasıyla tembellik var. Oysa yapmam gereken o kadar iş var ki . Yarın randevu aldığım psikoloğa gideceğim. Yabancı biriyle nasıl konuşacağım tüm özelimi nasıl anlatacağım korkusu da var bir yandan. Aşamadığım o kadar çok şey var ki. Güçlü bir kadınım ama bazı dertler benden daha güçlü . Kahretsin!