Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
asude_vuslat
asude_vuslat

ESKİ BİR YAZININ TEKRARI tarih. 2017

Yorum

ESKİ BİR YAZININ TEKRARI tarih. 2017

3

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

549

Okunma

ESKİ BİR YAZININ TEKRARI tarih. 2017

ESKİ BİR YAZININ TEKRARI tarih. 2017





Bir rüya görüyorum. Top sesleriyle açıyorum gözlerimi. Derin bir çukurda uyanıyorum, acıya, dehşete, ağıta, ağlayan çocuk selerine uyanıyorum adeta. Bu bir kabus olmalı ve ben az sonra uyanmalıyım diye geçiriyorum içimden. Ve tekrar kapatıyorum gözlerimi. Bedenimi dinliyorum. Hiç bir yerim ağrımıyor, acımıyor. Ruhumu dinliyorum. Kanıyor, acıyor, ağrıyor, zonkluyor... Burnuma yanık et kokusu ve kan kokusu acelesi varmış gibi büyük bir hızla bir anda doluyor ve genzimi yakıyor. Tükürüyorum, ve yutuyorum simsiyah tükürüğümün gerisini... Ellerime bakıyorum isten simsiyah olmuş ellerime. Tekrar kapatıyorum gözlerimi. Açıyorum titriyor kirpiklerim, yüreğim gibi. Az ilerde adeta bir kan gölü görüyorum. Hafızam bana oyun oynuyor. Düşünüyorum, ben kimim? Neredeyim ? Bu yaşadıklarım bir rüya mı? Bu bir savaş mı?

Kan gölünün üzerinde hayretler içinde gördüğüm resme bakıyorum şimdi. Bu bir resim değil aslında. Tam seçemiyorum. Gecenin karanlığında gökyüzüne kaldırdığımda başımı pırıl pırıl yıldızlar var. İçim huzurla doluyor, çok kısa sürüyor bu huzur. Havadaki o ağır isli koku nefesimi daraltıyor. Göğüs kafesime dar geliyor soluğum. Öksürüklerle tıkanıyorum, derinlere bıçak sokulurcasına bir ağrı giriyor iki büklüm bekliyorum, ağrı hafiflemiyor ama ben alışıyorum sanki...

Tekrar bakıyorum kan çukuruna. Yanı başında küçük bir ceset görüyorum, kafası kopmuş minik bir kız çocuğu bu...

Kocaman bir çığlık çok derinlerde patlıyor, hiç sesim çıkmıyor. Göz yaşlarım hücum ediyor göz pınarlarımdan akıyor ateş gibi yakarak yanaklarımı...

Kan gölündeki resim göz kırpıyor adeta...

Ben kız çoçuğuna kilitleniyorum. Etrafa bakıyorum korkarak. Her yerde cesetler var. İnleme ağlama sesleri çok korkunç. Kulaklarımı kapatıyorum. Sesler kesilmiyor. Neredeyim? Ben kimim? hafızam unut diyor bana. Uyu ve unut her şeyi. Unut ve uyu diyor bir ses yankılanıyor beynimde sanki...

Bir anda yanımda bir çocuk beliriyor. Elleri ve yüzü kir içinde. Eski kıyafetlerinden pis bir koku yayılıyor etrafa. Ama yanık et kokusunu ve is kokusunu bastıramıyor yine de. Bu dün sokakta gördüğüm satıcı çocuğun ta kendisi. Elini uzatıyor, elinde bir kağıt mendil. Dün kendisinden mendil almam için yalvaran gözlerle bakan bu çocuk, ne arıyor burada. Acaba diyorum bu çocuğun vatanına mı geldim ben. Ne işim var burada. Acaba diyorum onlara yardım için savaşmaya mı geldim.

Çocuk mendili uzatmaya devam ediyor. Şaşırıyorum... Şaşkın gözlerle soruyorum:

-----Savaş devam ediyor mu?
-----Evet amca devam ediyor, her gün öldürüyorlar bizi...
-----Peki sen mendil mi satıyorsun?
-----Hayır amca, gözlerin kanıyor sil diye veriyorum sana bu mendili...

Gözlerimi tekrar açıyorum. Çocuk yok. Dün sokakta gördüğüm o çocuk bir anda kayboluyor.
Nerede olduğumu ve kim olduğumu unutuyorum tekrar. Etrafıma bakındığımda kan gölünü ve başı kopmuş kız çocuğunu görüyorum tekrar. Aman Allah’ım neler oluyor diyorum sessizce, boğuk ve hırıltılı bir şekilde çıkıyor sesim...

Tekrar gözlerim kan gölüne mıh gibi çakılıyor. Kıpkırmızı kanın üzerine dehşetle o resmi çok net görebiliyorum bu sefer. Neredeyim? Niye buradayım? ben kimim? sorularına cevap bir tokat gibi iniyor ağrıyan yüreğime...

Kıpkırmızı kan gölü ve pasparlak bir hilal ve adeta göz kırpar gibi bana bakan yıldızı görüyorum ve anlıyorum acı gerçeği.

----- Vatanım!

Mendil satan çocuk tekrar beliriyor yanıbaşımda. Uzattığı mendili alıp gözlerimi siliyorum. Mendil kıpkırmızı kan oluyor. Ağlıyorum, ağlıyorum hıçkırarak. Çocuk bir ayet okuyor yavaşça tane tane:

------Sen, zalimlerin yaptıklarından Allah’ı habersiz sanmayasın. Ne var ki O onları, sadece gözlerin yuvalarından fırlayıp bir noktada donakaldığı bir güne ertelemektedir.( İbrahim suresi 42 ayet. )

Ve ellerini uzatıp başımı sıvazlıyor suriyeli çocuk. Ninni söyler gibi şu sözleri tekrarlıyor sürekli:

-----Uyu sen amcacığım, uyu ve unut. Ve sımsıkı kapat gözlerini, görme ölen çocuk bedenlerini, kulağını kapat duyma ağıt seslerini... Uyu sen amcacığım uyu ve unut!


...

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Eski bir yazının tekrarı tarih. 2017 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Eski bir yazının tekrarı tarih. 2017 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ESKİ BİR YAZININ TEKRARI tarih. 2017 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
13.6.2020 17:22:30
Çocuklar o çipil çipil gözleri ile masum günahsız çocuklar... Ne kadar da hüzün doluyor insan aç bir çocuk ya da savaşlarda ölen yaralanan bir çocuk gördüğü zaman. Çocukların eline silah verip de onları savaşın içine iten insanların en ağır bir şekilde Allah hesabını görecektir umalım ki... Çocukların akan kanlarında ve akan göz yaşlarında boğulacak zalimler illaki... Manidardı...
Etkili Yorum
KeLeBeK EtKiSii
KeLeBeK EtKiSii, @kelebek-etkisii
13.6.2020 17:15:46
10 puan verdi
Savaşların ortasında masum bir çocuk yüzüydüm! 
Kimliksiz ırksız ve cinsiyetsiz ölmeliydim küçük bedenime bile bakmadan vurulmalıydım ya da örseletilip sağdan sola fırlatılmalıydım! Düşman postallarının altında can vermek mi yazılmıştı anlıma ,güzel günler göremeyecek miydi gözlerim, hani yaşıtlarım gibi parklarda bahçelerde oynayamayacak mıydım neden hep ıslaktı gözlerim gördüğüm her yüzde korku tuttuğum her el titrek olmak zorunda mıydı günaydın demek zorunda mıydım her sabah kafamın üzerinde patlayan bombalara? 
Anne suçum ne? ya da suçum neydi benim? 

Ben ne yapmış olabilirdim ki ne yapmış? Önce evimizi taradılar sonra beni kolumdan tutup demir bir kafese hapsettiler sonra bir bir sevdiklerimi gözlerimin önünde vahşice öldürdüler gözlerinden nefret damlayan insanlar aldılar beni saçlarımı kazıdılar saçlarım yerlere dökülürken aktı gözümden yaşlar senin o öpmelere doyamadığın 
saçlarım anne yeniden çıkar değil mi?

Acımadılar vurdular kırdılar o incecik kemiklerimi yerlerde sürüdüler o minicik bedenimi kumla taşla parçalandı ayaklarım dinmedi öfkeleri bilendikçe bilendiler sonra soğuktan demir bir şeyi yüzümde hissettim gözlerimi bile açmaya mecalim yoktu evet o alet silahtı beynime doğrulmuş! 

Anne çocukları küçük kurşunlarla vururlar değil mi? 
Anne neden sustun neden ağzından kan geliyor beynimdeki bu acıda neyin nesi gücüm yok anne gücüm yok benim de ağzımdan kan geliyor anne! Aç kollarını vuruldum anne vuruldum hem de kocaman bir kurşunla...

Buda benim yazdığım yazı sairem
Bitirdin beni

Mavii KeLeBeK tarafından 6/13/2020 6:14:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
KeLeBeK EtKiSii
KeLeBeK EtKiSii, @kelebek-etkisii
13.6.2020 17:15:21
10 puan verdi
Bu bedene bu kadar duygusal bir yazı fazla gelir
Ben
Sustum dilim lal

Güne mutlaka gelmeli
Kutluyorum ve hala ağlıyorum etkisinden çıkamadım ikinci bir yorumla tekrar gelicem
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL