Dünya yaratılışından bu yana insanoğlunun hizmetine sunulmuştur. Dünyanın yaratılışı ile insanoğlunun yaratılışı arasından büyük bir zaman dilimi vardır.
İnsanın dünyada yabancı ve cahil kalmaması için Allah ilk insandan itibaren herkese ve her millete nebi ve resul göndermiştir. İnsanoğlu dünyayı ve dünyada yaşamayı Allah’ın vahiyleri sayesinde öğrenmiştir. Allah’ın vahiylerinden hareketle aklı ile insanın dünyada yaptıkları dönem dönem değişmiştir. Her dönemin öne çıkan icatları farklıdır. Peygamberlerin gösterdikleri mucize kendi ümmeti zamanında öne çıkacak olan gelişmelerle ilgilidir ki, gelecekteki gelişmelere haber vermiş olsunlar. Bütün gelişme ve icatlar dünyanın gelişimini göstermektedir.
Dünyanın yaratılışından bugüne gelen peygamberlerin sayısını ve isimlerini ancak Allah’ın kitaplarından ve peygamberlerinden öğrenebiliyoruz. Kuran-ı Kerim’de ismi geçen yirmi beş peygamber vardır. Bunlardan başka peygamber olup olmadığı kesin değildir. Fakat anılan veya tahmin edilen peygamber sayısı çok daha fazladır.
Allah Kuran-ı Kerim’de bahsettiği peygamber ve ümmetleri yaptıkları, inançları ve isyankârlıklarıyla ilgili bilgilendirmiştir. Bizlere örnek olma ve bilgilendirme maksadıyla verilen kıssalar bizleri peygamberler hakkında bilgi vermektedir.
Türklere peygamber gelip gelmediği meselesine gelirsek benim bilgi ve fikirlerime göre Türklere peygamber gelmemiştir.
Çünkü peygamber gönderilen milletler inançları, yaptıkları taşkınlıklar ve gönderilen cezalarla anlatılmıştır.
En çok peygamber gönderilen İsrail oğulları Allah’ın emir ve yasaklarını en fazla çiğneyen topluluk olarak anlatılmıştır.
Türkler yeryüzünde bozgunculuk ve isyan çıkarmadıklarından dolayı kendilerine uyarıcı gelmediği kanaatindeyim. Eğer gelmiş olsaydı, gelmesine neden olan taşkınlıkları ve gelen peygambere karşı tavırları mutlaka anlatılırdı.
Hz Nuh’un (as) oğluna kadar dayanan Türk milleti kanaatimce uzun süre Nuh’un (as) dini üzerine devam etmiştir. Dönemlerinde başka milletlere gelen nebi ve peygamberlerden duydukları ve tanıdıklarının dinlerini de inanmışlardır. Türk milletini incelediğimizde birçok inancın etkisinde kaldıklarını görürüz. Etkisinde kaldıkları dinler ilahi din olduktan sonra problem de yoktur.
Türkler dönemlerindeki inançları (hak veya batıl) inanmalarına rağmen törelerinden taviz vermemişlerdir. Töre sayesinde dünya sahnesinde var olmuşlardır. Zaten önemli olan kuralları uygulamak değil midir? Bakınız İsrail oğullarına o kadar ilahi emir geldiği halde uygulamadıkları için bir türlü yönetimleri ve insanlıkları ile dünya sahnesinde var olamamışlardır.
Türk töresinin başlangıcını bilmesek de törenin ilahi emirler gibi keskin ve doğru olduğunu biliyoruz. Törenin hazırlanışında ve uygulanışında ilahi emir ve yasakların ışık tuttuğu aşikârdır. Türk milleti kendi karakterine uygun oluşturduğu töreyi sahip çıkmış ve her ne pahasına olursa olsun uygulamıştır. Bu töre Türkleri azıp sapıtmaktan, taşkınlıktan ve adaletsizlikten alıkoymuştur.
Türler İslamiyet’le tanıştıktan sonraki kabullenme ve teslimiyetlerini diğer ilahi dinlere de göstermiş olmalılar ki, bu sayede Allah’ın (Tanrı) gazabına uğramamışlardır.
İslamiyet konusunda bir adım daha giderek İslamiyet’in sancaktarlığını yapmışlardır. Bu da gösteriyor ki, Türkler kendilerine uyarıcı gelmeden akılları ile Allah’ın ipine sarılan ender milletlerdendir.
Bu güne kadar isyankâr olmayan milletimiz, bundan sonrada yeryüzünün nizamı için çalışan Allah’ın sevgili milleti olacaktır. Çünkü takva Ancak Allah’a yakınlıktadır.
Türklerin anayurdu, Türklere peygamber geldi mi? Hz. Nuh ve oğulları, dünyada ilk Türk izleri ve Orta Asya ile ilgili bütün konuları bulabileceğiniz roman “TÜRKLERİN ANAYURDU” internette satışa sunulmuştur. Özellikle Türklerin anayurdunun Orta Asya olmadığı tezi dünyada ilktir. Türkler bildiğimizden çok daha eski ve medeniyetin öncüleridir.
Muhabbetle!..
Eğitimci, Yazar-şair Osman GİRGİN’İN “TÜRKLERİN ANAYURDU” adlı kitabından alınmıştır. “TÜRKLERİN ANAYURDU” kitabını internette ve Nazilli’deki kitapçılarda bulabilirsiniz.