- içinde durmayan bir ıslaklık gibi kaygan zemin tül perde gecenin ürkek seslerine değen bir ateş yanığı bu buğday yanığı ruhun özlenin bir tık üstünde gezen o vahşi istek tutulumu ,



oda beyaz kapı gıcırtı gülüş yürek hızı beden terleyen uç nokta dudak kenarlığı dış izleri gece ise çıplak el ürkekliğin koynu ise uçlarında kızıl süt çiçekleri ve erimeye hazır yalın bir yaz ellerde durmayan ritim içene alan sevginin kapılarındaki su çeşmesi rüzgarın kulak memelerine değen o ateşli sesi durma eklen düşün ayazlı kızıllığına kadar , ve gölgelerin sevişin berraklığını görmek için aç duygularını ve katıl utanma bu bir insancıl oluşum ihtiyacı ve dönüşümü .



tut belinden kaçamayan düşün iri hızlarını bu istek özgür bir amaçtır ki ne yorgunluk tanır nede bıkkınlık güç verir tersine azaltmaz çünkü demir gibi değil çelik bir sinirdir kendi kendine büyür ve hiç bir zaman küçülmez yanan durur ve hep hazır bir kıta gibi örter tenin alımlı hizalarını , dumanı tüten yağmur gibi bir olur sevginin katmanlarında birleşen her hüçre gibi vitamin olur dudaktan kalp yangınlarına kadar , hem diridir hem de geçmeyen bir huy dans gibi durmayan ellerin tutulan her haz birlikteliğine düş gibi düşün hayat gibi yaşa onu ve unutma acemilik her utanma da olur , alışır ki bitmesin alışır aşk...