Yeni Dünya dedikleri bu olsa gerek, herkes kendi içinde mahkum ve tutsaklığı yaşayacak. Dahası özgür irade düşünceler tutuklu birer sanık gibi, vicdan hürriyetinden yoksun hayatlar diri diri gömülecekler. Bir bilinmeyenli denklemden iki bilinmeyenli çapraz ateşe tutulmuş sorular var.

Yaşlı bir bedene empoze edilebilecek tutsaklıklar, garip bir psikolojik mobing uygulanan hayatlar, sandıklardan çıkan bilgiç travma sonrası bölünmüş fikir durakları var. Ne için bu kadar vedası bol olacak ayrılıklar, birileri yine insana hayata dair ne varsa, çalıp çırpmanın derdinde, sanırım süslü ve bir o kadar da acıklı bir belgesel sunuyor, bazı kendini bilmez yabancı kimseler.

Gözlerden uzakta birileri planlar yapmıştı bile, ilk önce bölmek üzere kurulan sistem, sonraları öldürmek üzere sanılan haklı haksız bir takım cinayetler. Sonucu henüz belirlenemeyen hazin sonu hazırlayanlar, nereden bilebilirdi ki, kukla yaşamlarının aslında kayıp olan hasta ruhlarına reçete olamayacağı gerçeğini...

Zaman içinde asimile olmuş toplumlar, korku imparatorlukları, yalan üzerine yönetilen hayatlar, sürekli bir güvensizlik kaos ortamı, cellatsız ölüm makineleri, bu sefer başka bir sonu hazırlıyor. Aslında var olan sorun insanlık adına ayıp ve bir o kadar kayıp olan üstü henüz örtünmemiş, fakat şimdilik iyi bir şekilde kamufle edilen devayı kim bulup çıkarırsa, yeni dünya düzeninin yeni patronu onlar olacak. Peki bunca ölümler adı tanı konulmayan, saklı gerçekler ne zaman ortaya çıkacak... Tabi ki de hiç bir zaman...