Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Ersin KURT
Ersin KURT

Benim Artık Daha Büyük Sorunlarım Var

Yorum

Benim Artık Daha Büyük Sorunlarım Var

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

694

Okunma

Benim Artık Daha Büyük Sorunlarım Var

Üç kuruşluk hırtların bir şeyleri ispat etmek istercesine modifiyeli arabalarıyla burnumuzun dibine kadar gelmelerine ve Müge’yi, evine üç adım kala arabalarından indirmelerine ayar oluyordum. Bu durumdan duyduğum rahatsızlığı bir keresinde Mürsel’e de anlatmıştım ama Mürsel, ’’Siktir et birader. Bize ne elin kızından,’’ deyip, konuyla hiç ilgilenmemişti. O günden sonra ben de Mürsel’le karı-kız konularına hiç girmedim.

Bir kış akşamı balkonda çay-sigara keyfi yaparken, yine bir arabadan indi Müge. ’Sen mahallede namuslu takıl, elin tüysüz sübyanlarına ver bakalım kaşar,’ diye söylendim. Bunu bilinçsizce yapmıştım. Sinirimi bozmuştu kaltak!


Sigarayı çay bardağının içine atıp sinirle üzerimi değiştirmeye, odama gittim. Canım ucuz bir birahanede paramın yettiği kadarıyla bira içmek istiyordu. Hayatın gündelik dertlerine Müge’nin kahpeliği de eklenince kafam kazan gibi olmuştu. Neyse ki birahanenin kendine özgü, havasız ortamına girince hemen rahatladım. Tez vakitte ikinci biramı da bitirip doğruca lavaboya gittim. Adettendir. Bira, işetir!

Tekrar masama döndüğümde, masamda aristokrat tarzlı bir ihtiyarın oturduğunu gördüm. Üçüncü sınıf bir birahaneye on gömlek fazla bir adamdı masamdaki ihtiyar. ’’Afiyet olsun. Ben masamı mı şaşırdım acaba?’’ diyerek, haince zarf attım ihtiyara. İhtiyar davudî bir ses tonuyla: ’’Hayır. Bilakis masasını şaşıran benim. Daha doğrusu sizin masanıza misafir olmak isteyen benim,’’ dedi. Başka bir masaya oturmanın hiçbir etik kuralda mazur görülmeyeceğini çok iyi bildiğimden bir bira daha sipariş edip, lavaboya gitmezden önce benim, şimdiyse ihtiyarla bizim olan masamıza oturdum, yeniden.

Adamcağız samimiyetle bir şeyler anlatmaya çalışsa da canım sıkkın olduğundan ihtiyarın söylediklerinin çoğunu duymuyordum. Nezaketen, bir ara âşkla ilgili metaforlarına kulak verdim, bir ara da ilginç paradokslarına, hepsi bu. Belki ihtiyarla keyfimin yerinde olduğu bir akşamda karşılaşsaydık yalnızca âşk konusunda bile saatlerce hasbihâl edebilirdik. İhtiyarda o potansiyel vardı. Ama ihtiyar da yanlış zaman, yanlış mekân kavramına yenik düşenlerdendi. Mukadderat. Zamanın doğruluğu kavramı buradan geliyor işte.


Yedinci biramı bitirdikten sonra ihtiyara bakıp ’’Sana iyi geceler dayıcığım. Umarım tekrar görüşürüz,’’ dedikten sonra sandalyede asılı olan kabanımı giymek için ayaklandım. İhtiyar yılların verdiği tecrübeye dayanarak bir daha asla görüşemeyeceğimizi çok iyi bildiğinden ’’İki dakika otur. Sana çok kısa bir şey söyleyeceğim. Sonra nereye istersen oraya git,’’ dedi. Aynı patates tabağına çatal batırdığımızdan ihtiyarın ricasını geri çevirmedim.

’’Sen doğduğunda, ben doğduğumda ya da ne bileyim işte şu garson
doğduğunda hayat hiç durmadı biliyor musun? Akmaya devam etti. Maç
varsa oynandı, savaş varsa yapıldı, sevmeye layık kadın varsa sevildi.
Akış hiç bozulmadı. Sanıyormusun ki sen öldüğünde bozulacak? Hayır,
asla bozulmayacak! Seni sevdiğini iddia edenler iki gün ağladıktan sonra
yine işlerine güçlerine bakacaklar, ekmeğe yine zam gelecek, sahil kena-
rındaki sevgililer öpüşmekten vazgeçmeyecekler. Onun için hayatını
yaşamana bak. Üç günlük dünya için üzülmeye değmez!’’




İhtiyarın akıl kokan cümlelerinin kokusu birahanenin kendine özgü kokusunu bastırdığında ihtiyarın felsefe olayını finale sakladığını anlamam çok zamanımı almadı. İhtiyarın tartışmasız, tamamiyle doğru sözleri karşısında darmadağın oldum. Müge, doğum, ölüm, savaş, zam falan derken iyice arapsaçına döndüm. İhtiyara tekrar iyi geceler dileklerimi diledikten sonra ayrıldım birahaneden. Buzlu yolda paten yapıyormuşçasına giderken, ihtiyara veriştirmeyi de ihmal etmedim: ’Derdim birdi, bin ettin ihtiyar. Sözde kafa dağıtmaya gelmiştim birahaneye, senin yüzünden allak bullak oldum. Haydi sağ ol! Bir güzel ağzıma sıçtığın için. ’


Sabah olduğunda omuzlarımdaki yükten dolayı yataktan kalkamadım. Yine bir egzoz sesi ortalığı ayağa kaldırdı ama ben oralı bile olmadım. ’’Allahından bul Müge,’’ dedim, yattığım yerden. Ve ekledim: ’’Benim artık daha büyük sorunlarım var. Onlara kafa yormam lazım.’’

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Benim artık daha büyük sorunlarım var Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Benim artık daha büyük sorunlarım var yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Benim Artık Daha Büyük Sorunlarım Var yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL