1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
495
Okunma
Kar Yağarken İnsanlar...!
Şehirde dolu dolu kar yağıyordu, her şey sessiz ve beyaza bürünmüştü. Gözlerimizin önünde her şey değişmişti, insanlar birdenbire farklılaşmıştı. Herkes, karın büyüsüne kapılmış ve “kar’dan adam yapmaya” çalışıyordu. Kadınlar, hayalindeki erkeği karın üzerinde şekillendiriyor, erkekler ise hayallerindeki kadını gözlerinde canlandırıyordu. Hatta bazıları, öylesine seviyor ki, üşümesin diye atkı sarıyor, kimi ise havuçla, neşeyle onları doyuruyor.
Bir de kardan adam yapanlar vardı, karın üzerine şekil vererek ruhlarının derinliklerindeki gizli köşelere dokunuyorlar. Kimi kardan adamını yaparken içindeki boşluğu anlatıyor, kimi ise karın beyazlığına kendini bırakıp duygularını dışarı vuruyordu. Sonuçta her şeyin bir araya geldiği o beyaz örtü, her birinin içindeki duyguları biraz daha netleştiriyordu.
O bembeyaz kar, bir yandan soğuk ve katı bir dünya sunarken, diğer yandan içinde taşıdığı tazeliği, temizliği ve saf duyguları da gözler önüne seriyordu. Sanırım, herkes o an bir kez daha özlemişti: Adam gibi adamı, ya da kadın gibi kadını... O sıcaklık, o saf kalp, o temiz duygular... Her şeyin içinde kaybolan o basit ama değerli insanlığı.
Beyaz örtü, insanın en derin iç sesini, en saf halini ortaya çıkarıyordu. Kimileri kardan adamıyla içindeki yalnızlığı, kimileri ise sevgiye olan özlemini anlatıyordu. Ve belki de en çok, hepimiz bir kez daha ne kadar özlemiştik o gerçek insanı, saf duyguları ve gerçek bağlantıları... Kar yağarken, insanlar birbirlerini anlamaya ve aradıkları duyguları, gerçek insanı bulmaya çalışıyordu.