1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
466
Okunma
Teknososyal: Dijital Çağda İnsan ve Çocuk Yetiştirme
Çağımız insanı, asıl olarak "asosyal" değil, tam aksine "TEKNOSOSYAL" bir varlık olmuştur. Sosyal ilişkiler, günümüzde dijital ortamlarla, sanal dünyalarla şekilleniyor. Ancak bu durum, her zaman sağlıklı ve sürdürülebilir olmayabiliyor. İletişim teknolojileri ve dijital platformlar insanları birbirine bağlasa da, bu bağların gerçek bir bağ kurmakla ilgisi olmadığını görmek de önemli. Yani, çağımız insanı sosyal medya, dijital cihazlar ve sanal iletişimle bir araya gelse de, aslında insanın daha derin, daha anlamlı bir bağ kurma gereksinimi her zamankinden daha fazla.
Bu durum, çocukların eğitimine de yansımaktadır. Artık her ebeveynin çocuğuna teknoloji hakkında bilgi vermek, onu dijital dünyaya entegre etmek gibi bir sorumluluğu var. "Teknososyal" kavramını ilk kez 2009 yılında İnterhaber sitemizde 4 bölümde yazmıştım. 2014 yılında bu yazı bir başkası tarafından alınıp lisanslaştırıldı. Ancak bu kavram ve düşünceler, günümüz dünyasının dinamikleriyle daha da anlam kazanmıştır.
Teknososyal dünya, yalnızca dijitalleşmiş bir toplum yaratmıyor, aynı zamanda çocukları da bu dijital dünyaya adapte etmek adına ebeveynlere ciddi görevler yüklüyor. Bu nedenle, çocuk yetiştirmek, yalnızca çocuklara fiziksel ve duygusal bakım sağlamakla sınırlı değildir. Çocuk yetiştirmek, aynı zamanda onların dijital dünyaya nasıl entegre olacaklarını, bu dünyada nasıl sağlıklı bir denge kuracaklarını öğretmekle ilgilidir. Ancak çocuklara dijital dünyayı tanıtırken, onlara aynı zamanda gerçek dünyayı da tanıtmalıyız.
Teknososyal: Dijital Çağda İnsan ve Çocuk Yetiştirme
Günümüz insanı, aslında “asosyal” değil, tam tersine “teknososyal” bir varlık hâline gelmiştir. Sosyal ilişkiler, artık dijital ortamlar ve sanal dünyalar aracılığıyla şekillenmektedir. Ancak bu durum her zaman sağlıklı ve sürdürülebilir olmayabilir. İletişim teknolojileri ve dijital platformlar insanları birbirine bağlasa da, bu bağların gerçek ve derin bir iletişimle aynı şey olmadığını anlamak önemlidir. Yani çağımız insanı, sosyal medya, dijital cihazlar ve sanal iletişimle bir araya gelse de, daha anlamlı ve derin bağlara olan ihtiyacı her zamankinden fazladır.
Bu durum, çocukların eğitimine de yansımaktadır. Her ebeveynin, çocuğunu teknoloji konusunda bilinçlendirmek ve onu dijital dünyaya sağlıklı bir şekilde entegre etmek gibi bir sorumluluğu vardır. “Teknososyal” kavramını ilk kez 2009 yılında İnterhaber sitemizde dört bölüm halinde yayımlamıştım. 2014 yılında bu yazı, başka bir kişi tarafından alınıp lisanslandırılmıştır. Ancak kavram ve düşünceler, günümüz dünyasının dinamikleriyle daha da anlam kazanmıştır.
Teknososyal dünya, yalnızca dijitalleşmiş bir toplum yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda çocukları bu dijital dünyaya adapte etmek konusunda ebeveynlere ciddi görevler yüklemektedir. Bu nedenle çocuk yetiştirmek, sadece fiziksel ve duygusal bakım sağlamakla sınırlı değildir; aynı zamanda çocuklara dijital dünyaya nasıl uyum sağlayacaklarını ve bu dünyada nasıl sağlıklı bir denge kuracaklarını öğretmektir. Ancak çocuklara dijital dünyayı tanıtırken, onlara gerçek dünyayı da tanıtmak büyük önem taşımaktadır.