6
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
953
Okunma

OKUMA DÜŞKÜNÜ OLMA
Kolu üç dört sırmalı resmi giyimli iki kişi kitapçı ile konuşuyor.
Biri ;
"Amca!... Bizden kitap okumamızı ve özetlememizi istiyorlar" dediğini duyunca ; dinleyicileri oldum.
"Kitap okuyacak olsaydım , öğretmen olurdum. Asker olmazdım." Sözü düşündürdü.
Niçin bu tür davranışlarla karşı karşıya kalıyoruz?
Zorlayarak kitap okutmak!....
Kitap okumada istemsiz olmak!....
Acaba öğretmenler kitap okuyor mu?
...........
Okuyan toplum olamadığımızdan yakınıyoruz.
Çocuklarımıza kitap okutamadığımızdan söz ediyoruz.
Sınavı geçince!...
Tatile girince!....
Okul bitince!..
Kitap ve defterlerin atılıp, yırtılışına tanık olmuşuzdur. Ya da eylemi yapmışızdır.
Tanık olunca gülüp geçiyor da üzerinde düşünmüyoruz.
Okuma; zihinsel bir etkinlik. Seslerin imi harflerin yan yana dizilişiyle oluşan sözcüğü duyu organları yoluyla seslendirip algılama, kavramlaştırma ve yorumlama ile işlev kazanır. Ya da her hangi bir imin, simgenin, düzeneğin v.b. nin anlatımını algılamadır.
Okuma, bireyi besler,
Okuma, bireyi özgür ve özgün düşünmeye yöneltir
Okuma, bireyde eleştirel düşünüşü diri tutar.
Okuma, bireyi basılı sayfa v.b. ile iletişime iter.
.............
Ana babalar ile birinci sınıf öğretmenleri; çocuğun ses imlerini tanıyıp, bir birine çatarak seslendirdiği sözcüğü anlamlandırdığı anda duyduğu mutluluğa, sevince, coşkuya tanıktırlar. Hele mısır patlar gibi "ben okuyorum" çığlıklarını duyan öğretmenin duyduğu hazzı o ana tanık olanlar bilir.
Bu çığlık, başarmanın dışa vurumudur.
Başarmak, yep yeni bir edinim edinmek. Böyle coşkulu istek yaratıyor.
Okurluğun ilk adımındaki o güçlü duyum; okur olma eylemi ile birlikte kendini tanıma eylemidir de...
Ben okuyorum diyen çocuk, elindeki okuma gerecini "bir bardak suyu içer gibi" bir anda yutma istemi ile doluyor. Ne var ki bu istem; yanlış ya da eksik tutum ve davranışlarla süreç ilerledikçe durağanlaşıyor.
Gittikçe de tükeniyor.
Ne yazık ki; o, ilk okurluk adımındaki coşku ve istem kalıcı kılınamıyor. İleri aşamalara sürüklenemiyor.
Diri tutulamıyor.
Okuma, çocuğun kitapla tanışımı ile başlar aslında.
Çocuğun kitapla tanışımında ana baba ilk etkendir. Ana baba, çocuğun kitapla oyuncakla oynar gibi oynamasına olanak yaratmalı. "Yırtarsın, yapma, etme, ..."gibi onu kitaptan uzaklaştırıcı davranışlardan kaçınmalı. Hatta; ana baba yaptığı bazı eylemlerini kitap okuyarak yarattığının sezgisini vermeli.
Ana babalar okuma gereçlerinin "saygı duyulan nesneler" olduğunu duyumsatmalı. Ele alış, bırakışlarda örnek olunmalı.
Anne baba, zaman zaman çocuğun düzeyine uygun metinleri seslendirerek ilgi çekmeli. Yine aile içi sohbetlerde; okunmuş metinin, kitabın konu olmasına yer vermeli...
Hazır bilgi, çocuğu okur olmaktan uzaklaştırıyor. Okur adayının sorduğu bazı sorulara kitap, ansiklopedi, sözlük v.b.araçlardan yararlanılarak yanıt verildiği sezgisi uyandırılmalı.
Zorlama, okuma sevgisini yok eden etkenlerin başında gelen davranıştır. Zorlama okumaya yönelimde isteksizliği yaratıyor. Sevilmeyen, istenmeyen hiç bir kazanım, edime dönüşmüyor. Hatta yılgınlığa ve bıkkınlığa sürüklüyor.
Medyadan öğrendiğime göre, bazı yargıçlar "kitap okuma" cezası veriyor. Okumanın ceza olarak adlandırılması olumsuz etki yapmaz mı?
Kitap okumak okura; anlama, düşünme, yorumlama, akıl yürütme, dikkatli olma, beyin donanımı(kültürel) zenginliği, soru sorma, kısacası " insan olma , insanlaşmaya" önemli derecede katkı sağlıyor.
Öğretmenliğin tüm dönemlerinde öğrenci yetiştiren Emin Özdemir;" Okuma, kişiyi umutla donatır, ona direnme gücü kazandırır. Bakın içtenlikle söylüyorum, seksenli yaşlarımı sürüyorum. Bu güne değin karşılaştığım kimi güçlüklere direnebildiysem, hâlâ yaşamı daha güzel daha yaşanılır umutların içindeysem; bunda okuduğum o güzel kitapların payı büyüktür" diyor.
Toplumumuz, Cumhuriyet Devrimleri sonucu "aydınlanma" ile tanıştı. Okuduğunu anlayınca da; okur olmanın yaşamdaki önemini kavradı. 12 Mart 1971’ den sonra yaşanılan "kitabın suç sayılma" ürküntüsü aşılıyor. Yurt geneline yayılan kitap fuarlarına duyulan ilginin gelişimi, okurluğun yaygınlığının ışığı oluyor. Sevindiriyor.
Günümüzde insanı insandan uzaklaştıran "akıllı telefon, akıllı tahta gibi" çağın getirdiği bazı araçlar ana babanın ve öğretmenin işini zora sokuyor. Bunlara rağmen "okuma düşkünlüğünü" uyandırmanın yollarını bulmak durumundayız. İnsana ait olan "aklı" bu tür araçlardan geri almalıyız. Aklın egemen olmadığı bir şey var mı? 20.11.2011