Gözlerimi açtığımda saat öğleyi geçmişti, zamanın bir önemi yoktu, hayat kendi başının çaresine ben olmadan da bakabilirdi.. Akşamdan kalmaysanız en iyi yöntem uyandığınızda sıcak bira içmektir. Radyoda ’’Ta Reine- Angele’’ çalıyordu. Güneş pencereden sızmaya çalışıyor, yarı kapalı ve açmakta zorlandığım gözlerimden derinlere iniyordu.. Güneş gözlerimle bütünleşirken, elimde biramla yatağımdan doğrulup pencereye yöneldim, bir kedi sokaktaki çöpleri karıştırıyor ve ara ara kafasını kaldırıp tehdit unsurlarını kontrol ediyor ve tekrar kafasını çöpe daldırıp devam ediyordu.. İki gündür beslenememiştim, cebimdeki tüm para alkole sigaraya ve yarışlara gitmişti.. Yeniden meteliksizdim. Angele-Jalouise çalmaya başlamıştı, şişe bitmek üzereydi, kıvırcık saçlı kızıla yazdım, ’’hiç sırası değil harekete geçmenin, en azından benim için’’ diyerek karşılık verdi.. Hayatı penceremden izlemeyi teklif etmiştim, en azından çeşmeden akan su durmamıştı.. Hayat kendi başının çaresine çok iyi bakıyordu..