- 553 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENİ DUYMUYORUM
ZEYNEP ZUHAL KILINÇ
Arabaya binmiştik. Apar topar evden çıktığımız için yanıma bir şey alamamıştım. Elimde ne kalem ne de kağıt vardı. Babam anneme öfkeyle bir şeyler söylüyordu. Söylediklerini anlamlandıramıyordum. Sanırım annem de benimle aynı durumdaydı. Babamın bağırtısından bir savaş meydanında patlayan bombalardan çıkan bir gürültü anlaşılıyordu sadece. Korkunç ve anlamsız.
Saat gece onikiydi. Uykulu gözlerle geldiğimiz yerin neresi olduğunu kestirmeye çalışıyordum. Yaklaşık beş saattir yoldaydık. Demek babam bizi buraya getirmek için apar topar evden çıkarmıştı. Annemle de bu yüzden kavga etmişlerdi.
Arabadan indik. Hava iyice soğumuştu. Üşümüştüm. Bir an önce içeri girmek için eşyalara yardım ettim. Fazla gücüm olmadığı için bana hafif çantaları verdiler. Babam ağır valizi aldı. Annemse öfkesinin ağırlığını zorla taşıyarak içeri girdi. Üçümüz de çok yorulmuştuk. Dedem yatacağım odayı gösterdi. Babaannemi görmemiştim. Yatmıştı. Geceye doğru yayılan uyku iştahım kabartmış bir an önce yatağıma uzanmayı bekliyordum. Ama annemle babam kalacağım odadan bir türlü çıkmamışlardı. İçeride ne yaptıklarını bilmiyordum. Beş on dakika sonra kapıların çarpıldığını duydum. Annem odadan çıkmıştı. “Gidip yatmalısın” dedi. Sesi kısılmıştı. Gözlerinin altı morarmış, yorgunluk yüzüne iyice çökmüştü. Ona sarıldım. Sonra gidip yattım.
Sabah uyandığımda herkes kahvaltı masasına oturmuştu. Babaannem tekerlekli sandalyede oturmuş bana bakıyordu. Sofraya oturmadan gidip kucakladım. Buruşmuş elleriyle başımı iki elinin arasına alıp yüzümü yüzüne iyice yaklaştırdı. Bu durumdan pek memnun değildim. Temas etmeyi sevmezdim. Ama sesimi çıkarmadım. Çünkü babaannem hastaydı. Yüzüme kocaman gülümsedi. Kendimi tutamadım ben de gülümsedim. Sonra sofradaki yerime geçtim.
Babam anneme kızgın olduğundan onunla konuşmuyordu. Söyleyeceği şeyleri benim üzerimden anneme duyuruyordu. Kendimi ara kablosu gibi hissettim. Ama aldırmadım.
“Akşama döneriz. Dedenle balık tutarsın. Biz de babaannenle biraz hava alırız.” dedi.
“Olur” dedim.
Dedem oltasını akşamdan hazırlamıştı. Arabaya bindik ve göl kenarına gittik. Annemlerin konuşacakları vardı.
Eve dönmüştük. Saat sekiz olmuştu. Annemler bizi epey beklemiş ama gelmeyince yemeklerini yemişlerdi. Bana ekmek arası bir şeyler hazırlamıştı annem. Yola çıkmalıydık. Bir gecelik serüven sona ermişti. Annem ve babam hala birbirleriyle konuşmuyorlardı.
Arabaya bindik.
Babam, anneme yine sesini yükseltmeye başlamıştı. “Annemin huyunu bilmene rağmen hala uzatıyorsun!” diyordu. Günlerdir bunun için kavga ediyorlardı demek. Babaannemin anneme iftira atmasından dolayı annemin onunla altı aydır konuşmuyor olmasıydı mesele. “Atılan iftira affedilir gibi değil.” dedi annem. “İyi ama sen de çok uzattın. Altı ay oldu. Bırak artık kadın hasta. Görmüyor musun artık ağzı var dili yok!”
Annem susmayı tercih etmişti artık. Babam durmadan bağırıyordu. Annem ne söylerse söylesin anlayacağı yoktu.
Bir an için babamın sesinin giderek kaybolduğunu hissettim. Onu duymuyordum. Kulaklarımı ellerimle yokladım. Bana ne oluyordu? Sağır mı olmuştum? Babam araba sürerken öfkeyle ellerini bir aşağı bir yukarı doğru sallıyor bir şeyler söylüyordu. Ama onu duymuyordum. Sesler kesilmişti…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.