Bir yıl dediğimiz zaman akla klasik bilgi 365 gün gelir.Benimse 26 yıla sığdıramadıklarımı sığdırabildiğim bir zaman kavramı.Ya da şöyle;
Özlem nedir? Özlemek nedir? kavramlarının mana bulması,kendinden önce onu düşünebilmeyi öğrenmek,O kadar çok sevmek ki onun adına dünyada yeşiller açtırmak,aradaki mesafelere hasreti de ekleyip aşkı o kadar çoğaltmak,çiçeklerde onu görmek,aynaya bakınca onu gözlerinde hissetmek hatta bütün dileklerini onun için harcamak ,en güzel sürprizlerine şahit olmak,mutluluktan en çok ağlanılan fotoğraf karesine sahip olmak.En şanslı benim! cümlesini kurabilmek,kurdurabilmek. Kendi gözünden sakınacağın bir değere ait olduğunu bilmek,keşke daha çok kalbim olsa da daha çok sevebilsem diyebilmek,belki sevdikçe sevmelere doyamamak,ilk girdiğin ortamlarda seni en güzel şekilde tanıtması,sinirden deliye dönsen bile çok sevdiğini,sevildiğini hatırlamak hatta hiç unutmamak.En kötü zamanlarda bile "dağ misali durmak" hatta bu cümlenin anlamına onunla birlikte yaşamında yer verebilmek,Güzel bakmaya çalıştığın hayata onunla birlikte daha güzel bakabilmek.Yeni bir insan ortaya çıkarabilmek -ki bu çok kolay bir şey değil-
Bir insana bir insan elbette yeterdi diyebilmek,dedirtmek.Sadece sevgili değil en güzel arkadaş,dost olabilmek.Fırtına ortasında kalsan bile sığınacağın en güzel limanın o olacağını bilmek,bir insanı koca dünya ile denk tutabilmek,onu düşününce istemsizce gülebilmek,en güzelinden birlikte eğlenebilmek,aynı satırları okuyabildiğin bir kitaba sahip olabilmek,zaman geçse de hiç eskimek,eksilmek istememek.Aksine daha çok artmayı dilemek,bir tarihin bir ömrü değiştirdiğine inanmak,tekten çifte dönüşebilmek,o kadar çok duyguya sahip olmak ama kelimelere dökememek. Çok sevmek,çok sevilmek.Bir yıl kavramının anlamı budur.En güzeli ise:
"Bu duyguların mimarına Yavuz şaheserine Duygu diyebilmek."
Aşkla geçen 365 gün.
15 Eylül’e selam olsun.
Daha gidecek çok yolumuz var güzel komutan :)
İyi ki.